Ama bu hafta sosyal medya hesabı için öyle bir video çekti ki yeniden gündem oldu ve hatta açıklamaları ile çiğköfte lobisini de ikiye böldü. “Çiğköfte etli olur, etsiz olan kısırdır” dedi Milor. Şanlıurfalılar “Orijinalinde et var” diyerek Milor’u alkışlıyor, Adıyamanlılar ise “Etsiz daha lezzetli hem de sağlıklı” diyerek karşı çıkıyor. Neşeli Günler filmindeki “Turşu suyunun iyisi limonla mı olur, sirkeyle mi?” tartışması gibi bu konu da çok su kaldırır elbette ama nasıl doğdu çiğköfte? Etli yapılması neden yasaklandı? Etsiz çiğköfte Anadolu mutfağına saygısızlık mı? Sordum.
TARİHÇESİ HZ. İBRAHİM’E KADAR UZANIYOR
Komagene Krallığı denilince Kral Nemrut, Adıyaman denilince de akla çiğköfte geliyor hiç şüphesiz. “Aralarında nasıl bir bağlantı var?” derseniz anlatayım. “Komagene” Yunanca’da ‘genler topluluğu’ anlamına geliyor. Komagene Krallığı ise günümüzdeki Adıyaman sınırları içindeydi. Bölgedeki çoğu çiğköftecinin adının “Komagene” olması bu sebepledir çünkü bölgenin eski adı budur. Gelelim rivayete: Kral Nemrut, Hz. İbrahim’i tek tanrıya inandığı için yakmaya karar verir. Bir emir ile krallıktaki tüm ağaç ve odun parçalarını meydana toplatır, dev bir ateş yaktırır. Bu ateş o kadar büyüktür ki Hz. İbrahim, Cebrail yardımı ile ateşten kurtulsa da ateşin büyüklüğü halkı derinden etkiler ve o günden sonra kimse ateş yakmaya cesaret edemez. Herkesin ateş yakmaktan korktuğu böyle bir dönemde yöre halkı da her şeyi çiğ yemeye başlar. Lakin eti çiğ yemek mümkün değildir. Bir gün ceylan avlayıp getiren bir avcının karısı, ceylanın sağ arka budunu ayırır, taşla ince ince ezerek, bulgur, biber, tuz katıp iyice yoğurur. Yaklaşık 4 bin yıl önce ortaya çıkan çiğköfte o günden günümüze kadar gelir.
SAYEMİZDE ‘MİLLİ’ YİYECEĞİMİZ HALİNE GELDİ
Söz önce Adıyamanlı ustalarda. Çiğköfte Üreticiler Derneği (ÇİĞ-DER) Genel Sekreteri Mehmet Kamar, “Sayın Milor’un kısır benzetmesi biraz ağır kaçmış. İçine 12 bitki ve baharat konulan ceviz, fındık, fıstık katılan çiğköftemiz ile evde salça ile yapılan kısır bir mi Allah aşkına? Kısır da güzel ama emin ol çiğköfteyle kıyaslanamaz. Lezzet açısından ikisi de bambaşka” diyerek başlıyor, şöyle de devam ediyor: “Etsiz çiğköfte etlisinden daha lezzetlidir. Bir yiyen parmaklarını yiyor çünkü içine konulan baharatların lezzeti etin yokluğunu aratmaz. Hem daha sağlıklı. Etli çiğköfte ise bir iki saat içinde tüketilmez ise bakteri üretir. Etsiz de ise böyle bir durum yok. Pazarlama stratejisi açısından da etsiz çiğköfte önemlidir. Önceleri çiğköfteyi sadece Anadolu bilirdi, bizim yörelerde bilinirdi. Sıra geceleri, özel gecelerde yoğrulurdu. Şimdi bu stratejimiz sayesinde Türkiye’nin ‘milli’ yiyeceği oldu. Adıyaman’a has bir yorum ile çiğköfteyi ‘sağlıklı fast-food’ olarak tüm dünyaya pazarlıyoruz.”