Uçsuz bucaksız düzlüklerin arasında hızla ilerliyoruz. 45 dakika yolumuz var. Doha’nın kuzeybatısındaki Al-Shahaniya’ya gidiyoruz. Arabadaki diğer üç kişinin buraya ikinci gelişleri. Ama yine de öylesine heyecanlılar ki “Katar’daki en unutulmaz sofra tecrüben bu olacak. Bayılacaksın yediklerine” diyorlar. Şaşırıp merak etmemek mümkün değil. Zira Katar’a giden yemek meraklıları bilir. Alain Ducasse gibi efsanevi bir şef başta olmak üzere dünya yıldızı onlarca şefin ya danışmanlık yaptığı ya da açtığı restoranlarla doludur. Tüm bunların arasında, kurak bir çölün ortasındaki bir çiftlikte ülkedeki en unutulmaz yemek deneyiminin olduğunun iddia edilmesi ilginç.
Varınca, ekoçiftlik Heenat Salma’yı gezme işini sonraya bırakıp hemen sofraya oturuyoruz. Kocaman paylaşımlık tabaklar geliyor ortaya. Herhangi bir tarife bağlı kalınmadan, az önce dalından koparıldığı çok belli yeşillik ve sebzelerle yapılmış salatalar, humus, babagannuş ve zerdeçallı-havuçlu bir çorbayla başlıyor yemek. Arkadan yasemin pirinci pilavı üzerine yerleştirilen fırında pişmiş piliç ve incikle devam ediyoruz. Son olarak bol cevizli-elmalı, anne usulü bir tart geliyor. O esnada pirinç demliklerden minik kulpsuz fincanlara süzülüyor kahvelerimiz. Bol baharatlı, sütlü ve hafif şekerli Katar kahvesini yudumlarken yan masada bebekleriyle burada kalan Amerikalı aileyle kahve üzerine sohbet ediyoruz… Benim ekibin söylediğine göre önceki ziyaretleri sırasında bambaşka şeyler yemişler. Çoğu sipariş verildiğinde hazırlanan yemekler, set menü şeklinde herkese aynı servis ediliyor ve her hafta bu menü değişiyor.
FELSEFESİ ÇOK DERİN
Bir yemeğin nasıl unutulmaz olabileceğine en güzel kanıtlardan burası… Ağzınıza attığınız her lokmada hissettiğiniz tazelik ve lezzet bütünlüğü ‘tarladan sofraya’ kavramının moda bir deyimden öte olduğunun damağınızdaki en gerçekçi ispatı. Ama bundan da ötesi doğayı ilahi bir değer olarak kabul eden bir ortamda bu yemeği yemenin, tabakları paylaşmanın ve bunlar üzerine yapılan keyifli sohbetlerin verdiği haz. Hani fine dining’in tahtını sallayan, insanları kasmadan iyi yemek yemenin yükselişte olduğu ‘casual dining’ var ya, işte tam da bu.
Çiftliğin vizyonunun arkasındaki felsefe göründüğünden çok daha derin. Yaz mevsimi haricinde belirli sürelerle konuklarını ağırlayan çiftlik; tarım, mimari ve toplumsal kalkınma alanlarında bütüncül yöntemlere adanmış bir girişim. Düşünsenize, su sıkıntısı çeken ve 50 yıl öncesine oranla nüfusu birkaç milyon artmış bir ülke burası. Taze ürünlerinin neredeyse tamamının ithal edilmesine ve dışa bağımlılığı azaltmaya karşı oluşturulan prototip bir çiftlik.
Permakültür değerlerini ve doğaya karşı değil doğayla birlikte çalışma felsefesini benimseyen çiftlikte uygulanan yöntemler, ürünler ve hatta sundukları hizmetler Katar’ın geleneksel bilgi ve değerlerine dayandırılarak tasarlanmış. Burada toprağın işlenmesi ve korunmasına yönelik bir uygulama olan rejeneratif tarım uygulanıyor. Herhangi bir kimyasal kullanılmadığı gibi, hayvan atıkları, bitki atıkları ve verimliliği destekleyen basit teknikler uygulanıyor.