Kabak Koyu, Kelebekler Vadisi, Faralya Fethiye’ye bağlı, dünyada kendine yer edinebilecek kadar doğal güzelliklere sahip bir bölge. Dik yamaçları ve zorlu yollar bölgeyi kitle turizminin hışmından korumuş çok şükür. Bohem ruhların en keyifli tatil yerlerinden biri olarak bilinen bölgede şimdiye kadar gastronomik anlamda elini taşın altına koyan olmadı. Belki talepler o yönde değildi. Ama öte yandan Fransız felsefeci ve ekonomist Jean-Baptiste Say tarafından ileri sürülen ‘Mahreçler Kanunu’nu da unutmamak gerekir: “Her arz kendi talebini yaratır.” Ki Lov Faralya’da gördüğüm turist kitlesine bakacak olursak burada da durum aynen öyle olmuş.
İYİ BİR MUTFAK ŞART…
Odalar istediğiniz kadar lüks olsun, en iyi servisi sunun, şahane bir doğanın içinde olun, iyi bir mutfağınız olmadığı sürece bir tarafınız eksik kalır. E, bu olmazsa yüksek gustolu turisti çekmek de zor. Üçüncü sezonunu yaşayan Lov Faralya’nın olduğu alanda önceden bir şaman kampı varmış. Bizim farkında olmadığımız ama dünyaca ünlülerin zaman zaman ziyaret ettiği bir şaman kampından bahsediyorum. Ateşli şaman ayinlerinin yarattığı tahribat sebebiyle Necati Ekiz ve ailesi burayı devraldığında koskoca alanda neredeyse hiç ağaç yokmuş. Yüzlerce bitki ve ağaç dikmişler, müstakil bahçeli odaları Bali’den döşemişler, açıldıkları günden bu yana caz konserleri, sanat etkinlikleri derken birkaç ay önce şef Eren Demirci’nin bünyelerine katılmasıyla gastronomik anlamda da iddialarını ortaya koymuşlar.
Eren Şef kurumsal otel gruplarında uzun yıllar çalışmış, büyük operasyonlar yönetmiş. Gastronomik gelişime uygun bir bölgede böyle vizyonlu bir projeden teklif alınca da hiç düşünmeden tası tarağı toplayıp Dubai’den Faralya’ya gelmiş. Dünyanın farklı yerlerinden gelen Türklerle bir ekip oluşturmuş ve işe koyulmuş, üstelik pek de bilmediği bir bölgede. Bu da gösteriyor ki kendi oyun alanını kurmak ve yeni keşifler peşinde olmak hangi statüde olursa olsun her şefi heyecanlandıran ve mesleki olarak besleyen bir şey.