Yeme bozuklukları, kökeni psikolojik sebeplere dayanan yeme tutum ve davranışlarındaki problemler olarak tanımlanabilir. Erken tanı ve tedavi olmazsa ölümle dahi sonuçlanabilir. Ben de senelerdir ülkemizde yeme bozuklukları hakkında farkındalık kazandırmaya çalışıyorum. Mesleğe ilk başladığım yıllarda kapı kapı gezip gönüllü seminer vermek için ricada bulunurdum. İnsanlar ‘yeme bozuklukları‘ lafını duyunca konuyla pek ilgilenmezdi; çünkü birçok kişinin zihninde yeme bozuklukları mankenlere özenen genç kız hastalığı ya da sağlıksız beslenme olarak etiketlenmişti. O zamanlar bu konuyla ilgilenen çok az sayıda kurum oldu. Zamanla konuya ilgi biraz daha artsa da yine de bilinç yok denecek kadar az. Ayrıca, farkındalık kazandırmak için yapılan girişimlere karşı da çok fazla duyarlılık gösterildiğini söyleyemeyeceğim.
Sevgili Fatih Altaylı birçok konuda olduğu gibi bu konuda da duyarlılık gösteren az sayıda kişiden biri. Bu konudaki farkındalığı arttırmak için verdiğim mücadelede sesimi duyurabilmem için beni ikinci kez Teke Tek’e -bu sefer kendi Youtube kanalına- davet etti.
Yeme bozuklukları hakkındaki varsayımlar
İnsanların birçoğu yeme bozukluklarını toplum veya sosyal medya baskısıyla ortaya çıkan güzel olma takıntısı sanıyor ve yeme bozukluğu olan insanların bir plastik cerrahtan diğerine koştuğu yanılgısına düşüyor. İnsanın bedeniyle barışık olmamasını bir patoloji olarak değerlendiriyor. Oysa, yeme bozukluklarının zemininde çekici olma arzusu değil; şişman olma korkusu ve zayıf olma takıntısı yatar. Yeme bozukluğu olan insanlar için zayıf olmak çekici olmaktan çok daha önemlidir. Yani yeme bozukluğu olan insanların birçoğu hastalıklı görünen zayıflığı sağlıklı görünen çekiciliğe tercih eder.