1950-55 yıllarında ilkokul öğrencisiydim. Tek katlı kerpiç evimizin bir odasına sonbaharda odun sobası kurulurdu. Yaygı olarak kullanılan çul, kilim veya hasırın yanmaması için, soba teneke kaplı ahşap bir altlık üzerine yerleştirilirdi. Bu altlığın altına ve üstüne pamuk kozaları konulurdu. Yerli pamuklar kapalı kozalıdır. Hasat edildikten sonra bir süre bekleyince koza çatlar ve uçları ayrılır. Bu işlem sıcak ortamda çabuklaştığı için sobanın yakınına konmaktadır. Beygir çiftiyle yeri sürülüp, elle serpme ekilen bu pamuğa gübre verilmediği için verimi azdı. Yerli pamukların lifleri kısa olduğundan daha çok yatak, yorgan için dolgu maddesi olarak kullanılırdı.
Akşam yemeği yenip yer sofrası kaldırıldıktan sonra genişçe bir örtü etrafında bir araya gelen aile bireyleri “pamuk ditmeye” başlardı. Pamuk kozası elle açılır, pamuklar çekilip lifler uzatılırdı. Evlerimizde elektrik olmadığı için bu iş gazyağı yakan fenerin şavkında yapılırdı.
Tarlalardan sökülen pamuk sapları ekmek ve aş pişirmek, çamaşır ve banyo suyu ısıtmak için yakacak olarak kullanılırdı. Annemin sırtlayıp getirdiği bir “şelek” çırpı birkaç hafta yeterdi.
SULU TARIM
1946 yılında yapılan sulama kanalları sayesinde ovada sulu tarıma geçilip pamuk üretimi yaygınlaşmıştı. Yerli pamukların yerini ıslah edilmiş çeşitler aldı. Şimdi sadece bulmacalarda adı geçen “akala” onlardan biriydi. Bu dönemde annemin “çift moturu” diye adlandırdığı traktörler ortaya çıktı. Traktörün ardı sıra çekilen iki sıralı pamuk ekim makinesini (mibzer) görünce çok şaşırmıştım.
FABRİKALAR
TARİŞ’in, Atılgan’ların çırçır fabrikası, Aksellerin çırçır ve iplik fabrikası vardı. Daha sonra Dokuz’un çırçır fabrikası, en sonunda Menderes Tekstil Fabrikası kuruldu. Yerel halkın çoğu fabrika kelimesini söyleyemezdi “palike”, “pavlıka” deseler bile özellikle kadınlar sanayi işçisi oldular. TARİŞ’in fabrikasında mevsimlik olarak annem çırçırda çalıştı, babam taşıma işinde çalıştı. Daha sonra diğer fabrikalarda sigortalı olarak çalışarak emekli oldular. Kasaba ahalisinin çoğu bu sayede evine ekmek götürdü ve emekliliğe hak kazandı.