Dünya çapında bilinen Van kahvaltısı, yöresel lezzetlerin bir araya gelmesiyle oluşuyor. İşin uzmanları sosis, patates kızartması gibi her yerde bulunan ürünlerin menüde yer almadığını anlatıyor.
Van, İpek Yolu üzerinde bulunan ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan bir şehir. Ancak, Van denilince akla gelen ilk şeylerden biri hiç şüphesiz Van kahvaltısı. 2014 yılında, 51 bin 793 kişi ile ‘dünyanın en kalabalık sofrası’ kategorisinde adını Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdırmayı başaran Van kahvaltısı, lezzeti ve çeşitliliğiyle hem göze hem de damağa hitap ediyor.
Otlu peynirin başrolde olduğu Van kahvaltısının bir diğer özelliği de çayın sınırsız olması.
Van’da çay üzerine söylenmiş ve dillerde pelesenk olmuş şu mani, Van kahvaltı sofrasında, çayın sınırsızlığını anlatır:
“Çay dediğin âdeti beldedir, biri demdir
İki ile üç kaidedir
Dört bedene faydadır
Çıktı beşe, sür on beşe
Olsun yirmi, versin neşe
Bu da bize düşen hisse
Çay ne, say ne
Ha iç… Ha iç… Ha iç…”
Bir zamanlar sütçülük geleneği ile başlayan ve günümüzde Van kahvaltı salonlarına doğru dönüşen yolcukta, kahvaltı salonu işletmecisi Yusuf Konak’ın rolü büyük. Konak, Van’da ‘kahvaltı salonu’ tabirini kullanan ilk kişi olarak tanımlıyor kendisini.
‘SÜT EVLERİ KAHVALTI SALONUNA DÖNÜŞTÜ’
“Van güzel, kahvaltı Van’da güzel” cümlesi ile söze başlayan Konak, Van kahvaltı salonlarının serüvenini şöyle anlatıyor: “Kahvaltı salonlarından önce Van’da süt evleri vardı. Bu süt evlerinde, tas içinde süt verilirdi. Sütün yanında Van çöreği, otlu peynir, kaymak ve bal gibi ürünler yer alırdı. Kahvaltıyı yapacak olan kişi, o anda canı ne yemek istiyorsa sadece onu sipariş ederdi.