Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Yönetim Kurulu tarafından 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında hazırlanan basın duyurusu kamuoyu ile paylaşıldı.
“İnsanların güvenli suya erişimde sorun yaşadığı bir dünya adil ve barış içinde yaşanabilir bir dünya değildir!” epigramı ile paylaşılan yazılı duyuruda şu görüşler ifade edildi:
Birleşmiş Milletler tarafından ‘Dünya Su Günü’ olarak ilan edilen 22 Mart tarihinde, her yıl bir başka tema çerçevesinde suyun önemi, yaşamsal işlevi vurgulanmaktadır. Bu yıl, ‘Barış İçin Sudan Faydalanmak’ teması seçilmiştir.
Su tüm canlılar için yaşamsal bir gerekliliktir.
Su hayattır!
Su en temel gıdadır!
Sular, toplumların ve ülkelerin paylaşmakta oldukları kaynaklardır. Yeryüzündeki 3 milyardan fazla insan, sınır aşan sulara bağımlı olarak yaşamakta; 2,2 milyar insan ise güvenli suya erişimden yoksun yaşamaktadır. Oysa güvenli suyun, yeterli ve sürekli olarak bulunabilir ve erişilebilir olması bir insan hakkıdır. Daha geniş perspektiften bakıldığında suya erişim tüm canlılar için bir haktır.
Suya adil biçimde ulaşılamadığında veya suya ulaşım engellendiğinde, su kıtlığı yaşandığında, sular kirlendiğinde ülkeler arasında gerilimler doğabilmektedir. Suların yönetiminde rol alanlar bilmelidir ki, sorumlulukları tek bir ülkeye, tek bir bölgeye ve hatta tek bir nesle karşı değildir. Suyun ekolojik kurallar ve etik değerler çerçevesinde kullanımı, dünyadaki bütün canlıların esenliği için vazgeçilmez bir koşuldur.
Nüfusunun neredeyse dörtte birinin suya erişmede sorun yaşadığı, su kaynaklarının her geçen gün kirlenmekte olduğu, iklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarının hızla azaldığı bir dünya adil ve barış içinde yaşanabilir bir dünya değildir. Suyun metalaştığı, parası olmayanın suya ulaşamadığı bir dünya adil ve barış içinde yaşanabilir bir dünya değildir.
Ancak ne yazık ki dünya ülkeleri iklim değişikliği ve çevre sorunlarına yönelik olarak veya adil olmayan gıda ve su sorununa yönelik olarak güçlü bir birliktelik yaratmakta yetersiz kalmaktadırlar. Var olan ulusal ve uluslararası düzenlemeler ve anlaşmalar, yeryüzündeki suların kontrolsüzce kullanılmasına ve geri dönüşü olanaksız bir çevre tahribatına engel olamamaktadır.
Geleceğimiz olan çocuklarımıza barış içinde, yaşanılası bir dünya bırakmak için zaman kaybetmeden çevrenin bütünlüğünden yana, toplumdan yana güçlü düzenlemelerin yaşama geçirilmesi bir zorunluluktur.”