Aşırı işlenmiş yiyecek endüstrisinin yarattığı tehdit

Şükrü Hatun

Aşırı işlenmiş yiyecekleri tüketimini azaltmak için ambalaj ön yüzündeki etiketlerin iyileştirilmesi, okul gıda politikalarının güçlendirilmesi, sağlıklı ve sağlıksız gıdalar arasındaki fiyat farklarının giderilmesi gibi sağlıklı kamu politikaları oluşturmak gereklidir.

Geçen haftalarda 14 Kasım Dünya Diyabet günü dolayısıyla birçok toplantı yapıldı ve özellikle erişkinlerde (ülkemizde daha çok kadınlarda) şişmanlıkla bağlantılı tip 2 diyabet vakalarındaki artış (10 milyondan fazla erişkinde tip 2 diyabet var) konuşuldu. Bizler ise ülkemizdeki 30.000 civarındaki tip 1 diyabetli çocuğun durumu anlatan bir rapor yayımlayarak dikkatleri çocuklar üzerine çekmeye çalıştık.

Bu gündemin hemen ardından, 18 Kasım tarihli The Lancet’de yayımlanan üç önemli makale, dünyadaki obezite, tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık artışının arkasında aşırı işlenmiş yiyecek endüstrisinin belirleyici rolünü ortaya koydu. Aşırı işlenmiş yiyecek endüstrisinin başta ABD ve İngiltere olmak üzere bütün ülkelerde bir tür “işgal” gibi, gıda çeşitliliğine ve öğünlere dayalı, yerleşik beslenme düzenini nasıl yerinden ettiğini güçlü bir şekilde anlatan bu yazıları, “şişmanlığın ticari belirleyicileri (commercial determinants of obesity)” kavramı çerçevesinde okumak mümkün.  Bu makaleler ülkemizde sadece BBC Türkçe’de “Uzmanlardan aşırı işlenmiş gıda uyarısı: Derhal harekete geçilmeli” başlığı ile yer buldu. Oysa bu yazılar, beslenme konusu ile halk sağlığı perspektifi ile uğraşan bir grup bilim insanının uzun süredir sürdüğü çabalarının son halkasıydı ve bazı açılardan sigara endüstrisine karşı yükseltilen eski yıllardaki çığlıklara benziyordu.

Şekil 1

Aşırı işlenmiş yiyecekler ve zararları

Aşırı işlenmiş yiyecekler (ultra-processed Foods-UPF’ler) çoğunlukla endüstriyel kullanım amaçlı olan ve bir dizi endüstriyel işlemden elde edilen bileşenlerin formülasyonları olarak tanımlanmaktadır. Genellikle şeker, tuz ve yağ oranı yüksek; lif, protein ve mikro besin ögeleri açısından düşük; katkı maddeleri, renklendiriciler ve yapay tatlandırıcılar içeren bu ürünler, genellikle diğer gıdalara göre daha zayıf bir besin profiline sahiptir. Şekil 1’de görüldüğü gibi günümüzde, bu ürünler arasında süpermarket ekmeği, hazır yemekler, kahvaltılık gevrek, kek ve cips gibi sık tüketilen ve özellikle çocukların çok “sevdiği” ürünler bulunmaktadır. Bu ürünler yüksek enerji yoğunluğu, aşırı lezzetlilik, yumuşak doku ve bozulmuş gıda matrislerinin neden olduğu aşırı yemeye, bir tür besin bağımlılığına yol açmakta ve sağlığı koruyan fitokimyasalların alımının azalması, toksik bileşiklerin, endokrin bozucuların ve potansiyel olarak zararlı gıda katkı maddelerinin ve karışımlarının alımının artmasına neden olmaktadır.

Çok Okunanlar

Benzer Haberler
KAÇIRMA

Getir Yemek, Uber Eats’e satıldı

Reuters'ın haberine göre, Getir’in Abu Dhabi merkezli hakim hissedarı...

Türkiye’den adil ve kapsayıcı bir COP31 vizyonu

Didem Eryar ÜNLÜ COP30’un umut veren işbirliği mesajı ile Türkiye’nin...

Kırmızı ette fiyatlar uçuyor! Türkiye’deki fiyat artış hızı Avrupa’nın gerisinde

Dünya çapında kırmızı et tedarikindeki daralma karşısında talebin güçlü...

İri nohutta üretim düştü leblebi fiyatı yüzde 100 arttı

Nohutta yaşanan kalibre düşüşü leblebi fiyatlarına yansıdı, geçen yıl...