Yakamızı bırakmayan şu “kriz-karamsarlık günlerinde” ev mutfağı da, “içine ne koyarsanız koyun mantısı” da gerçekten önemli… Ayrıca “her şeyin sonu var, mutfak çilesi de bitçek!”
“Her şey kolay olana kadar zordur” sözü mantıya yakışır…
Doyasıya değil, ‘tıkınma’ üslubunda mantı yemek olayı başıma pandemisiz Çin’de geldi.
Çin yaklaşık kırk yıl önce büyük bir değişikliğe girmişti ama, tarihten ve sosyalist günlerinden kalanları birkaç kentte de olsa görebilmek heyecanıyla gitmiştim.
Tabii ki yazının daha ilk cümlesine yerleşen ‘tıkınma’ sözcüğünün Marco Ferreri’nin ünlü Büyük Tıkınma/La Grande Bouffe (1973) filminden uçup geldiğini tahmin etmiş olabilirsiniz.
Büyük Tıkınma filmi, yaşamı yeterince tükettiğine inanan ve mutsuzluklarından kaçmak için yemek ve seks ile simgelenen bir dünyaya sığınan dört adamın hikayesiydi. Pilot Marcello (Mastroianni), televizyon sunucusu Michel (Piccoli), usta bir aşçı olan Ugo (Tognazzi), yargıç Philippe (Noiret). Ve tıkınmayı ‘çatlayarak’ ölümün basamağı yapmaya karar veren bu çılgın adamların yaptıkları kolayca izlenir türden değildi. İzleyenler gördüklerini öyle itici ve irkiltici bulacaktır ki, içlerinden biri olan ünlü aktris Catherine Deneuve’ün o sıra birlikte olduğu filmin oyuncularından Marcello Mastroianni ile bir hafta boyunca konuşmadığından söz edilir.
PEKİN’DE MANTI YEME SERÜVENİ
Neyse ki Pekin’de çatlayacak denli mantı yemeyi denemedim… Şöyle ki, İmparator Çin Şıhuang’ın binlerce yıldır nöbetteki ünlü Terracotta Ordusunu da göreceğimiz Şian’a ve sonra Şangay’a dek uzanan gezi grubundaki arkadaşlarım birkaç gün içinde Çin geleneksel yemeklerinden -ördek dahil- sıkılınca rehberimiz çareyi mantı/dim-sum ikramında buldu. Önüme gelen yemekler konusunda ‘keyfim yerindeydi’ ama, oyun bozanlık yapmamak için ‘mantı isteriz’ grubuna katıldım.
Sonra şık, hatta eğlenceli bir ortamda, ancak bir Federico Fellini filminde görülebilecek şenlikte mantı seremonisi başladı.