Babasının kahvaltıda ‘mideme iyi geliyor’ diye yuttuğu zeytin çekirdeği genç girişimci Duygu Yılmaz’a iş fikri oldu. İçeriğini incelerken zeytin çekirdeğinden biyoplastik üretmeye karar veren Yılmaz, şimdi firması Biolive ile tekstil devlerine vegan deri, içecek sektörüne bitkisel plastikten bardak yapıyor. Zürih ve Washington DC merkezli Global Eco Plastics şirketiyle satış ortaklığı da yapan Duygu Yılmaz, Tuzla’daki üretim tesisi Nisan 2022’de devreye girince biopolimer üretimini artıracak. Biolive’e en son yatırım almak için girdiği değerlendirmede 30 milyon dolar değer biçildi.
Biolive Biyolojik ve Kimyasal Teknolojileri San. ve Tic. AŞ’nin kurucusu Duygu Yılmaz, kendisini yatırımcılığa götüren süreci, “İstanbul Aydın Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra İTÜ Kimya’da yüksek lisans yapmaya başladım. O sırada meşhur bir bal firmasına kabul edildim. Yüksek lisans dersime gittiğim bir gün, billboardlarda bir girişimcilik ilanı gördüm. Memur çocuğuyum. 14 yaşından beri pek çok part-time işte çalıştım. Ama o billboard hayatımı değiştiren karara imza attı. İşten ayrıldım, kendi hayallerimin peşinden koşmaya karar verdim” şeklinde anlatıyor.
Öğrenci evindeki laboratuvardan doğdu
Şu anda 32 yaşında olan Yılmaz, bundan 7 yıl önce, bir kahvaltı sofrasında iş fikrini geliştirmiş. Yılmaz, “Benim babam gazi bir polis memuru. Bir gün kahvaltı yaparken, yuttuğu zeytin çekirdeğinin midesine iyi geldiğini anlattı. ‘Aman sakın ha’ dedim. Ama aklımda da bir soru işareti oluştu. Gıda mühendisi olarak çalışıyordum. Zeytin çekirdeğini incelemeye başladım. Embrio antioksidanlardan oluştuğunu gördüm. Ama daha önemlisi bir proses ile bitkisel plastik yapabileceğimi fark ettim. Gezegenimiz için güzel bir fikirdi. İşten istifa ettim. 2014-2017 yılları arasında part-time etüt merkezinde bir öğretmenlik işi buldum. Ve işe koyuldum” diyor.
Yüksek lisanstaki arkadaşları Ahmet Fatih Ayaş ve Mehmet Eminöz’e anlattığı iş fikrine hemen onlar da ortak olmak istemişler. Yılmaz, “Fatih’in öğrenci evinde laboratuvar kurduk. Onlar prosesi geliştirirken, ben nerden yatırım bulabileceğimi düşündüm” şeklinde konuşuyor ve şöyle devam ediyor: “2016’da hayatımız Vestel Ventures’e Emre Zorlu’ya sunumumuzu yaptığımızda değişti. Ondan yatırım aldık. Önce İTÜ Teknokent’teydik ardından Yıldız Teknokent’e taşındık. Antioksidan maddeden yaptığımız kremle TÜBİTAK’tan ödül aldık. KADEM’in Garanti’nin yarışmalarında önemli dereceler yaptım. İlk satışımız aynı zamanda ihracatımızdı. Bir Avrupa firmasının Singapur’daki tesisine ürünü ihraç ettik. Bizim melek yatırımcılarımız 9 kadındı. KAGİDER’den Gülin Hanım, ‘gelin bu yatırımı biz size yapalım’ dedi. Daha sonra CHS Endüstriyel’den daha büyük bir yatırım aldık ve Tuzla tesisimizi yapmaya karar verdik. 4-5 ay ABD’de kaldım Silikon Vadisi’nde pek çok görüşme yaptım.”
Yüzde 100 bitkiden deri
Şimdi 5 kişi olarak devam ettikleri şirketlerinin Türkiye’den Rebil Grup ile başka bir boyuta kavuştuğunu da anlatıyor Yılmaz ve ekliyor: “Onlarla vegan deri üretiyoruz. Yüzde 100 bitkilerden üretilen çevreci bir deri. Bu derileri tekstil devlerine satıyoruz. Türkiye’den de önemli bir marka var. Rebil’in bünyesinde bizim için 8 kişi çalışıyor. Artık sadece zeytinden değil pek çok bitkisel atıktan dönüşüm yapıyoruz. Bu atıkları dönüştürdükten sonra da atıklar çıkıyor. Onları da inşaat malzemesi yapacağız.”
Biolive bir aktivizm hareketi
Önceliklerinin sosyal etki olduğunu vurguluyor Duygu Yılmaz. Bazı müşterilerinin biyoplastikten üretmek istedikleri kimi ürünlere mesafeli yaklaşmışlar. Yılmaz, “Mesela poşet işine girmedik. Bez çantaya girseniz daha iyi olur dedik. Biyolojik atıkları işliyoruz ama bizim de atıklarımız var. Atıklarımızın inşaat malzemesi olarak kullanılmasını sağlıyoruz. Biolive aslında bir aktivizm hareketi” diyor.