Türkiye’de Biyogüvenlik Kanunu ile GDO ekiminin yasaklanması bu alanda yeterli derecede bilimsel çalışma yapılamamasına neden oluyor. Bu durum da yeni bitki ıslahı tekniklerinin gelişmemesiyle sonuçlanıyor.
Geçen ayki tarlasera yazımı “Tarımda sürdürülebilir
yoğunlaşmanın Türkiye’de hayata geçebilmesi için
politikacıların, Bakanlık yetkililerinin ve eğitim ile
araştırmadan sorumlu kurum ve kuruluşların, dünyadaki
bilimsel gelişmeleri yakından izleyerek gerekli tedbirleri
zamanında almaları bekleniyor” diye bitirmiştim. Türkiye’de
beklentilerin genelde boş bir hayale dönüşmesi “ne umduk,
ne bulduk” deyişinin yaygınlığından kolayca anlaşılabiliyor.
Türkiye’de Biyogüvenlik Kanunu Örneğin, bundan yaklaşık 15 yıl önce Tarımsal Biyoteknoloji konusunda yazdığım bir makalenin sonunda; Türkiye’de henüz Biyogüvenlik mevzuatının bulunmadığını, onun için de halk arasında GDO olarak bilinen transgenik bitkileri geliştirmek yerine araştırmacıların markör destekli ıslah (MAS) tekniklerine yoğunlaşıp bu yöntemlerle bitki ıslah faaliyetlerini sürdürmelerinin daha uygun olacağını söylemiştim. Aradan geçen 15 yıl içerisinde, MAS ile geliştirilmiş yerli çeşitlerin tescil ettirilip ticari üretime geçtiğini duyduysanız lütfen bana bildiriniz.
Yazının devamını okumak için tıklayın