Dünyanın kelebek çeşitliliği ve birey sayısı bakımından önde gelen ülkelerinden Türkiye’de rakamlar alarm veriyor. Kelebek gözlemcileri, “Tür çeşitliliği ve sayısı giderek azalıyor, nadir türlerimiz bile risk altında” uyarısında bulunuyor.
Dünyanın kelebek çeşitliliği ve birey sayısı bakımından önde gelen ülkelerinden Türkiye’de rakamlar alarm veriyor. Halk arasındaki kelebeklerin bir gün ömrü olduğu söyleminin doğru olmadığını belirten kelebek gözlemcileri, “Tür çeşitliliği ve sayısı giderek azalıyor, nadir türlerimiz bile risk altında. Kelebek ve arılar eğer yok oluyorsa demek ki bu kötüye gidişin bir işareti” uyarısında bulunuyor.
Avrupa’daki çok sayıda ülkeden daha fazla kelebek türüne ev sahipliği yapan Türkiye’de bu rakamlar insan baskısı, yapılaşma gibi etkenler nedeniyle hem tür sayısı hem de birey sayısı yönünden alarm veriyor.
Bir çift kanat peşinde binlerce kilometre yol gidiyorlar!
Yıllardır kelebek gözlemleri için il il gezen Kelebek Gözlemcileri ve Fotoğraf Grubu (TRAKEL) yöneticisi Hakan Yıldırım, beraberinde Bolu, Ankara ve Kocaeli’den kelebek gözlemcileriyle Gümüşhane’deki endemik tür olan “Çokgözlü Torul Mavisi” kelebeğini çekmek üzere Gümüşhane’ye geldi.
Burada kelebek gözlemcisi, fotoğrafçısı ve öğretmen Vehbi Yalçın’la buluşan heyet, belirlenen noktalarda uzun uğraşlar sonucunda Alman uzmanlar tarafından 1993 yılında kayıtlara geçirilen türü fotoğraflamayı başardı.
Çalışmaları sırasında açıklamalarda bulunan Yıldırım, TRAKEL yönetiminde 11 yıldır kelebek çekmek için Hakkari’den Ardahan’a, Kırklareli’ne, Bolu’ya, Muğla’ya binlerce kilometre yol giderek kelebek gözlemi yaptıklarını, Türkiye’de kayıtlı 410’u aşkın türün 360’tan fazlasını fotoğrafladıklarını söyledi.
“Tür çeşitliliği ve sayısı giderek azalıyor, nadir türlerimiz bile risk altında”
Türkiye’deki kelebek birey sayısıyla ilgili son durumu da paylaşan Yıldırım, “Bizim gözlemlerimize göre tür çeşitliliği ve sayısı giderek azalıyor. Bunda çok faktör var. En önemlisi de insan baskısı. İnşaat faaliyetlerinden tutun da tarıma kadar hepsi birer etken. Nadir türlerimiz bile risk altında. Bazı türlerimizi bulamıyoruz. Mesela Kara Mavi türü Ankara’da artık yok. Bunun gibi onlarca tür sayabilirim. En büyük sebebi insan. Türleri kaybediyoruz. Bu türlerin çeşitliliği doğanın sağlığı açısından çok önemli. Bir bölgede ne kadar çok kelebek yaşıyorsa o bölgedeki doğanın o kadar sağlıklı olduğundan bahsedebiliriz. Dolayısıyla biz doğa sağlığımızı kaybediyoruz” diye konuştu.
Kelebeklerin halk arasında bir gün ömrü olduğu söyleminin gerçek bir bilgi olmadığını kaydeden Yıldırım, “Türüne göre 2 hafta ile 9 ay arasında yaşıyorlar. Hatta kışı geçiren türlerimiz var. Bazı nadir türlerde 2 hafta kadar kısa ömrü var. Ama bir gün ya da 2-3 gün ömrü olan türlerimiz yok” dedi.
“Doğayı sağlıklı bir şekilde koruyamıyoruz”
Bolu’dan Gümüşhane’ye gelen kelebek gözlemcisi ve mimar Seza Vardallı ise Türkiye’deki kelebek çeşitliliğinin Avrupa’nın çok üzerinde olduğunu, sadece Türkiye’de yaşayan endemik türler bulunduğunu belirterek, “Tür sayısı ve birey sayısı azalıyor. Sebep olarak doğayı sağlıklı bir şekilde koruyamadığımıza, bilinçsiz ilaçlama ve bilinçsiz tarıma bağlıyorum. Doğaya özen göstermiyoruz” ifadelerini kullandı.
Maden mühendisi ve kelebek gözlemcisi Onat Başbay da kelebekler arılarla beraber önemli biz tozlaştırıcı olduğunu vurgulayarak, “Bunların doğadaki yeri çok önemli. Bir alandaki doğal çeşitliliğin seviyesi kelebek ve arı miktarıyla doğru orantılı. Kelebek ve arılar eğer yok oluyorsa demek ki bu kötüye gidişin bir işareti, birincil bir gösterge” şeklinde konuştu.
Türkiye’de kelebek gözlemi başlangıç seviyesinde!
Türkiye’nin gözlemi başlangıç seviyesinde olduğunu, Avrupa ülkelerinde gözlemciliğin oldukça geliştiğini dile getiren Başbay, “Geriye dönük 40 yıla kadar kelebeklerin hangi oranda değiştiğini, azalıp arttığını bilebilecek seviyede gözlemleri var. Bizde maalesef gözlemci sayımız ve gözlem miktarımız çok az. Onun için kelebeklerin hangi ortamda azalıp hangi ortamda varlığını koruduğunu ortaya koyacak bilimsel veriye de ihtiyacımız var. Onun için diğer arkadaşlarımızı da bizim gibi gözlem yapmaya, verileri kaydetmeye bekliyoruz” dedi.
“Bilgi artıyor ama popülasyon azalıyor”
Giresun’dan ekibe katılan öğretmen Sercan Bölük de “2018 yılında Tomara Şelalesinde Antidolus adındaki endemik türümüzün Şiran kaydını aldım. Bunlar Türkiye için önemli bir tür. İlk başladığım dönemde popülasyon oldukça fazlaydı. O zamanlar bilgim az olduğundan çok fazla tür bulamamıştım. Şimdi bilgi artıyor ama popülasyon azalıyor. Ciddi manada gittiğim alanlarda hem tür sayısı hem popülasyon azalmış durumda” ifadelerini kullandı.
“Gümüşhane’deki 230’a yakın türden 206 tanesini fotoğrafladık”
Gümüşhane’nin kelebek gözlemcisi öğretmen Vehbi Yalçın ise Gümüşhane’nin Karadeniz bölgesiyle Doğu Anadolu bölgesi arasında her iki bölgenin ortak özelliklerini gösteren, flora ve faunasıyla zengin, enteresan ve sıradaşı bir coğrafyası olduğunu söyledi. Yalçın, “Gümüşhane’de 230’a yakın tür var. Bunların 206 tanesini fotoğrafladık. Geriye kalan türleri de popülasyon ve tür sayısındaki insan baskısından kaynaklanan, iklim değişikliğinden kaynaklanan sebeplerden dolayı zorlanıyoruz. Pes etmedik, takip ediyoruz. Bitince de inşallah kitaplaştırmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
“Endemik türler, koleksiyonerlerin ve biyolojik kaçakçıların gözdesi”
2009 yılından bugüne hemen her yıl temmuz ayı içerisinde endemik ve değerli bir tür olan Çokgözlü Torul Mavisini fotoğrafladıklarını kaydeden Yalçın, “Endemik olması onu değerli kılıyor, değerli kılması da koleksiyonerlerin, biyolojik kaçakçıların gözdesi haline getirdi türü. Gümüşhane’de geçtiğimiz yıllarda birkaç kez yaşanmışlığımız var. Ama halkımız bu noktada ciddi bir farkındalığa ulaştı. Birçok olay güvenlik güçlerine zamanında iletilerek gerekli önlemlerle yakalanmalar yapıldı. Bu konuda rahatız” şeklinde konuştu.
(İHA)