Lale Elmacıoğlu
Afrika ülkelerinde tarım arazisi kiralanmasını destekleyenler olsa da Türkiye’nin yurtdışında arayışa geçmektense öncelikle kendi topraklarını verimli kullanması gerektiği görüşü ağır basıyor.
Türkiye’nin devlet eliyle Afrika’da toprak kiralayıp tarımsal üretim yapma hamlesi 2013 yılına dayanıyor.
28 Nisan 2014’te hayata geçirilen projeyle Sudan’da 99 yıllığına 780 bin 500 hektar tarım arazisi kiralanarak hem devlet hem özel sektörün üretim yapması planlandı.
Daha sonra bu anlaşma kapsamında 17 Ocak 2018 tarihli Bakanlar Kurulu Kararıyla Türk-Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi kuruldu. Şirket, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne (TİGEM) bağlı bir ortaklık haline geldi.
Ancak Sudan’da yaşanan darbe ve yönetim değişikliği nedeniyle proje hayata geçirilemedi.
Türkiye, Sudan’ın ardından bir başka Afrika ülkesi Nijer’e dümen kırarak burada da arazi kiraladı. Türk yetkililer, burada yem bitkileri üretiminin planlandığını açıkladı.
Nijer’deki üretim planına ilişkin başka bir detay verilmezken, geçen ağustos ayında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sudan’ı yeniden gündeme taşıyarak ilk etapta 100 bin hektar (1 milyon dönüm) tarım arazisinin işlenmeye tahsis edildiğini açıkladı.
Sudan’da ananas, mango gibi tropikal meyveler, kanola, pamuk ve yağlı tohum üretimi yapılması planlanan arazinin kullanımı ne aşamada? Nijer’de yem üretimi başladı mı? Kendi çiftçisine yeterli destek sağlayamadığı eleştirilerine muhatap olan Türkiye’nin yabancı ülkelerden tarım arazisi kiralaması doğru bir hamle mi? “Yurtta çiftçi kan ağlarken Türkiye umudu sınır ötesinde arıyor” eleştirilerinde haklılık payı var mı?
Independent Türkçe, Türkiye’nin devlet eliyle sınır ötesinde tarım arazisi kiralamasını ele aldı.
100 yıl sonrasının adımları mı şov mu?
Bu hamleyi “macera” olarak niteleyenler de oldu, bir vizyon göstergesi olduğunu savunan da.
Sınır ötesi tarımın ihtiyaç olmadığını ileri sürenlere göre Türkiye’nin tarımdaki sorunlarının ana nedeni uygulanan yanlış politikalar. Dolayısıyla da doğru bir yol haritasıyla Türkiye’nin problemlerini kendi topraklarında çözmesinin mümkün olduğu savunuluyor.
Yurtdışında tarım arazi kiralanmasını “vizyon” olarak nitelendirenlere göre ise bu kıymetli ve uzun vadeli bir hamle. Anı zamanda da bir yumuşak güç unsuru.
“Kendi topraklarımızda tarım doğru yönetilse Sudan’dan, Nijer’den arazi kiralamaya ihtiyacımız yok”
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Türkiye’nin sınır ötesinde tarım arazisi kiralamasını bir maceradan ibaret görenlerden.
Yurtdışından tarım arazisi kiralamaya gerek olmadığını savunan Suiçmez, “Kendini başka ülke topraklarına bağlamak doğru değil. Öncelik yerli üretimi ve üreticiyi korumak, yeterliliği sağlamak, dışa bağımlılığı her anlamda azaltmak olmalı. Kendi topraklarımızda tarım doğru yönetilse, Sudan’dan Nijer’den arazi kiralamaya ihtiyacımız yok” dedi.
“Şirket kuruldu ama proje rafa kalktı”
Sınır ötesinde arazi kiralamanın bir başarı öyküsü olarak görülmeyeceğini ifade eden Baki Remzi Suiçmez, İGEM’in Sudan ve Nijer’de hangi ürünlerin üretildiğine, hangi çalışmaların yapıldığına ilişkin veri paylaşmadığı eleştirisinde de bulundu.
“Oralarda ne yapıldı?” diye soran Suiçmez, “İhracat geliri dahil olmak üzere tüm veriler paylaşılmalıydı. Bir başarı olsa açıklanırdı. Şirket kuruldu ama proje rafa kalktı. Şayet öyle değilse açıklasınlar, veri paylaşsınlar” ifadelerini kullandı.
“Arazi kiralanmasını, tarihsel dostluklar ve Atatürk’ün dış politikasına uygun bulmuyorum”
Somali’deki pamuk örneği gibi, yalnızca ülkelerin değil çok uluslu şirketlerin de kendi kârlılıkları için özellikle az gelişmiş ülkelerde üretim yapması nedeniyle o ülkenin yerel halkının açlık sorununu daha şiddetli yaşadığını ileri süren Baki Remzi Suiçmez, şunları söyledi:
Küreselleşen dünyada, gıda üzerinden egemenliğini diğer ülkelere kabul ettirmek isteyenlerin kendi arazileri yeterli olmasa da özellikle gelişmekte olan ülkelerin arazilerini kullandığını görüyoruz. Ekonomi ve tarihsel açıdan bakıldığında Türkiye, hiçbir zaman emperyal bir amaç gütmemiştir. ABD, Rusya, AB gibi başka amaçlarla arazi kiralanmasını, tarihsel dostluklar ve Atatürk’ün dış politikasına uygun bulmuyorum. Türkiye, Afrika ülkelerinin yaşayacağı sorunlara aracılık etmemelidir.
“Darbe ortamında üretimde devamlılığı sağlamak zor”
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Suiçmez’e göre sınır ötesinde tarım için ortam belirsiz ve riskler büyük. İşin bir de coğrafi uzaklık kaynaklı nakliye maliyeti var.
Sudan örneğinden yola çıkarak siyasi çatışmaların, darbe ortamının, ekonomik istikrarsızlıkların olduğu yerlerde üretim devamlılığını sağlamanın zorluğuna değinen Suiçmez, nakliye noktasında sıkıntı yaşanabileceği ve yeni yönetimlerin ürünlere el koyabileceği uyarısında bulundu.
“Sudan’da darbe olunca yıllarca somut adım atılamadı” diyen Suiçmez, “Girdi maliyetleri ve işçiliğin düşük olması nedeniyle cazibe merkezi ama oradan ürünlerin Türkiye’ye getirilmesi fiyatları artıracaktır. Navlun, yakıt fiyatları göz önünde bulundurulduğunda ürünlerin gönderimi de maliyeti artıracak. Tedarik zinciri kırılmaları, savaş ortamı olmasa dahi, Türk şirketler tarafından yakın ülkelere pazarlanması gündemde” değerlendirmesinde bulundu.
“Çiftçi 20 yılda 4,2 milyar hektar alanı ekmekten vazgeçti”
Bir kez daha Türkiye’nin çözümü kendi içinde araması gerektiğini belirten Suiçmez’e göre çıkış yolu, “yanlış” tarım politikalarından vazgeçmekte yatıyor. Suiçmez, “Çiftçi 20 yılda 4,2 milyar hektar alanı ekmekten vazgeçmişse, üretimden çekilmişse, kuraklığın da etkisiyle düşük desteklerin de etkisiyle biz buğdayda, arpada, hububatta kendine yeterliliği yüzde 100’lerden 80’lere indirdiysek, sorun yönetimdedir” dedi.
Çiftçiye Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 1’i verilse, bunun 79 milyar TL ettiğini ancak 29 milyar TL’lik ödeme yapıldığını belirten Suiçmez, “Çiftçinin 50 milyar TL alacağı var. Desteklerin bir sonraki yıl değil, o yıl içinde ödenmesi de şart. Gıdada kendimize yeterliliğimiz azalırsa yurtdışından almak zorunda kalırız. Ama çiftçi üretim alanından çekilirse, paranız olduğunda bile alamayabilirsiniz. Mısır, Cezayir, Rusya gibi ülkeler, ihracat yasağı getirdi” diyerek sözlerini tamamladı.