FAO önderliğinde hazırlanan 2022 Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu’nun (SOFI) lansman etkinliği Özyeğin Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Gür, rapora ilişkin değerlendirmesinde, küçük üreticiliğin egemen olduğu tarımsal yapılardaki erozyonun aynı zamanda kent yoksulluğunun artması ve bunu da gıdaya erişimi zorlaştıran bir husus olduğunu söyledi.
2022 Dünya Gıda Günü etkinliği, FAO, IFAD, WFP ve Özyeğin Üniversitesi paydaşlarının geniş katılımıyla gerçekleşti.
Dünya Gıda Günü 2022’nin ana teması ‘Kimseyi Geride Bırakma: Daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi çevre ve daha iyi sağlık’ olarak belirlendi.
Bu temanın vurgulandığı lansman, gençlerin etkileşimli katılımıyla ülkelerin sınırlı kamu kaynakları ile gıdayı daha verimli ve etkin bir şekilde nasıl kullanabileceklerini, gıda ve tarım üzerindeki olası etkilerini birlikte değerlendirmeyi amaçladı. Ayrıca etkinlik, dünyadaki gıda ve beslenme durumunun derinlemesine tartışılmasına ve raporun bulguları hakkında farkındalık yaratılmasına katkı sağladı.
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Gür rapora ilişkin yaptığı açıklamada; “FAO tarım ve gıda çerçevesinde güvenilir verileri raporlarla tüm dünyaya sunarak insanlığın geleceği için vazgeçilemez öneme sahip bir çalışmaya imza atıyor. Raporda Türkiye’nin de dahil olduğu Küresel Güney verilerine baktığımızda, ayırt edici özellik olarak pazarla bütünleşmiş küçük üretici işletmelerin, 1980’lerden bu yana giderek zayıflasa da tarımsal yapılar içinde egemenliğinin devam ettiğini gözlemliyoruz. Tarımla (hayvancılık dahil buna) uğraşan kırsal bölgelerde gördüğümüz bu işletme biçimlerinin, gıda zincirinde faaliyet gösteren kentsel versiyonları da var. Bunlar doğrudan tarım üretimde değiller; ama gıda üretimi faaliyetindeler. Bunların sayısını tam olarak bilmiyoruz; ama sermaye yapısı ve emek kullanma biçimleri (aile emeğine dayalı bir üretim süreci) açısından küçük meta üreticisi özeliklerini taşıyorlar. “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme 2022” raporuna baktığımızda, bu küçük üreticiliğin çeşitli tiplerinin egemen yapı olduğu Küresel Güney’de gıda güvencesi ve güvenliği konularında belirgin sorunlar yaşandığını görmekteyiz. Bu sorunlar hem iktisadi hem de siyasi sorunların varlığını tartışmaya açıyor. Raporun sonunda da tarım politikaları ve bununla ilgili konular çerçevesinde kamu politikası alanına vurgu yapılması bu sebeple şaşırtıcı değil. Küçük aile işletmelerinin girdi fiyatları ile ürün satış fiyatları arasında sıkıştığı ve faaliyet alanını terk etmeye zorlandığı ile ilgili yüzlerce çalışma mevcut. Dolayısıyla bu sıkışmışlık durumu, özelikle neoliberal iktisadi politikalar çerçevesinde derinleşen haliyle, kaçınılmaz olarak uygulanan kamu politikalarının rolünü gözler önüne seriyor” dedi.