Mustafa Kaymakçı
Size, Türkiye Tarımı ile ilgili üç haber.
Birincisi, Tarım ve Ormancılık Bakanı Bekir Pakdemirli’in Sırbistan’da yaptığı açıklama.
Açıklama ile ilgili 5 Temmuz 2019 tarihli haberde, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “….Hem bizim yaptığımız projeler hem de Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) burada yapmış olduğu hayvancılık projeleri var. Bakanlık olarak bunu yakından takip ediyoruz. Hayvancılık alanında Sırbistan’ın gelişmesi konusunda biz de gerekli katkılarımızı sunmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuşmuş.
Buna karşılık, münafık muhalifler(!), “Kendisi himmete muhtaç bir dede/nerde kaldı gayriye himmet ede.” demişler ve “Türkiye’nin yüzölçümünün 11’de 1’i olan Sırbistan’dan büyükbaş hayvan eti; taze, soğutulmuş et alındığını ve Sırbistan’dan bu kadar çok ürün ithal edecek hale gelindiyse tarımın iflas içinde olduğunu” söylemişler.
Ayrıca Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin Fox Haber’den Damla Yıldız Söken’e, “Yunan adalarından zeytin yağı alıp yiyorum ve mutlu oluyorum”, “kırmızı et yemeyin” dediğini de anımsatmışlar.
Bir başka haberde ise Türkiye Tarımının 2018 yılındaki durumu şöyle özetlenmiş.
Buna göre; “tarımdaki büyüme hızının yüzde 0.7 olduğu; 2017 yılında 68.4 milyon ton olan tahıl üretiminin 65.5 milyon tona gerilediği, aynı dönemde sebze üretiminin 30.8 milyon tondan 29.9 milyon tona, meyve üretiminin, 20.8 milyon tondan 20.5 milyon tona düştüğü; 2017 yılında küçükbaş canlı hayvan ithalatı yüzde 4581 oranında artarken, büyükbaş hayvan ithalatındaki artışın yüzde 72 olarak gerçekleştiği, kasaplık ithalatın büyükbaş için yüzde 397, damızlık küçükbaş ithalatının yüzde 757 oranında artarak rekor üstüne rekor kırdığı ve Türk Şeker’e ait 14 şeker fabrikasının özelleştirildiği ve şeker fabrikalarında özelleştirmenin fitilini Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) üreticisi Cargill’in hazırladığı raporun ateşlediği Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği(Pankobirlik), tarafından iddia edilmiş. Bunların dışında antep fıstığı, kuru soğan ve patatesin de ithal edildiği” belirtilmiş.
Ancak “Tarımın Hal-İ Pürmelali” nin en açık bir şekilde Manisa’nın Gördes ilçesine bağlı Balıklı Köyünde çiftçilik yapan Mehmet Ertaş anlatmış.
18 Temmuz 2019 tarihli http://www.manisamanset.gen.tr/26482-HABER-milleti-doyuruyor-kendisi-ac “haberine göre Ertaş şöyle demiş:
“Oğlumla birlikte seramızda 2 dönüm salatalık, 4 dönüm yere patlıcan ektik. İstanbul’a toptancıya gönderiyoruz. 60 kuruşun 50 kuruşu masraf 10 kuruş kalıyor bize. Koli, ambar, komisyon giderini çıktığımızda elimizde kalan kilo başına 10 kuruş. Patlıcanda da durum aynı. 80 kuruşa satıyoruz, ondan da kilo başına 25 kuruş kalıyor. Patlıcan ve salatalıktan zarar ettik. 1 dönüm yerden geçen yıl 23 bin lira bir, 22 bin lira bir defa aldım toplam 45 bin lira kazandım. Bu yıl toplam 6 bin lira kazandım. Ama 13 bin lira masraf yaptım. Aşı aldık aşıcıya borçlandık, ilaç aldık ilaççıya, mazotçuya, gübreciye borçlandık. Koliciye borçlandık. Zaten kendi ihtiyaçlarımız duruyor. Karnımızı doyurmayı bıraktık borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz diye düşünüyoruz.”
Çiftçinin tatile gidemediği, sofrasına et alamadığı, giysiye para vermediğini anlatan Ertaş, parasızlıktan köyün dışına çıkamadıklarını ifade ederek şunları da söylemiş;
“Köylünün hiçbir hakkı yok. Borçlarımızı ödemek için geçtiğimiz aylarda eski bir arabamız vardı onu sattık. Elimde bir traktörüm kaldı tarlada kullandığım, onu da satılığa çıkardım. Çocuklar evli olduğu için evde eşimle iki nüfusuz ama kazandığım para geçinmemize yetmiyor. Seranın yarısını oğlum yarısını ben ekiyorum. Oğlum da benim gibi kazanıyor ve oğlumun 2 tane de çocuğu var. İkimizin geliri de borcu da aynı. Tarlamızı satalım diyoruz alan yok. Zaten borçlardan dolayı satamıyoruz da. Bu sene yeni emekli oldum kredi çekip toplu yatırdığım için emekli maaşını alamıyorum henüz. Elimizde para kalmadı geldiği gibi gidiyor. Borçları ödemeye para yok. Çiftçi üretiyor ama kendi karnı aç!”
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
————————————————————————————————-
(*)”Hal-İ Pürmelal” , Arapça ve Farsça sözcüklerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş Osmanlıca bir tanımlama . Hal; durum, pür; dolu olan, içeren ve melal; hüzünlü, acıklı, üzüntü demek. Kısaca, Hal-i Pürmela,l “Hüzünlü, acıklı bir durum ” anlamına geliyor.