Emrah Sefa
Yukarıdaki fotoğrafı “Türkiye; dünyanın yedinci büyük tarım ülkesi” başlığıyla NASA paylaşmış. Antalya’nın Elmalı ve Korkuteli ilçelerinden yaklaşık 6 hektarlık bir alanı kapsayan fotoğraf, gelişigüzel bölünmüş tarım arazilerini gösteriyor.
NASA, paylaşımın altına Antalya tarımıyla ilgili bilgiler de serpiştirmiş. Türkiye’nin, dünyanın en büyük yedinci tarım üreticisi olduğu; çoğunluğu aileler tarafından işletilen yaklaşık üç milyon işletmenin bulunduğu; daha çok turistik yönüyle bilinen Antalya’nın yaklaşık 270 milyon dolar değerinde tarımsal üretime sahip olduğu, ülkedeki işgücünün yaklaşık dörtte birinin tarımda istihdam edildiği kaydedildiği vs.
Buraya kadar her şey güzel görünüyor. Tarım ülkesi Türkiye, milyonlarca dolarlık üretim, istihdam… Soyut bir dama tahtası gibi dizilmiş tarlalar… Elbette bu, fotoğrafa nereden baktığınızla ilgili. Klimt tablosundaki yorgana bakar gibi izleyebilir veya gerçekleri görmek için tablonun arkasına bakabiliriz.
Türkiye’de tarımın durumu hayli vahim. Tarımda kendine yeten ülke unvanını çoktan yitirmiş bir ülke var karşımızda. Yakın geçmişe kadar ambarı olduğumuz tahıl ürünleri, saman, et hatta üretiminde dünya lideri olduğumuz fındık, incir, kayısı bile ithal ediliyor. Dışa bağımlı olmadığımız önemli bir başlıkta bağımsızlığını yitirmiş bir vatanız artık.
Bir tarım politikasının varlığından söz edebilir miyiz? Devletin tarım işletmeleriyle kalkınmaya ön ayak olduğu Cumhuriyetin ilk yıllarında evet. Bugün ise hayır!
Post modern bir sömürge olarak Türkiye’de tarım politikası, emperyalist ülkelerin hammadde/pazar ihtiyacı doğrultusunda ve çok uluslu şirketlerin çıkarları ekseninde yol alıyor. Peki nereye doğru?
Soruyu başka bir biçimde soralım: Sözünü ettiğimiz emperyalist devletler veya büyük şirketler, sömürge ülkelerde tarımsal üretimin yok olmasına göz yumuyor veya başka bir deyişle umursamıyor olabilir mi? Peki ama bunu neden istesinler? Bu gidişle birkaç on yıl içinde verimli tarım arazilerinin ciddi oranda azalacağı ön görülüyor. Bu durum aynı şirketlerin kazancını tehdit etmiyor mu? Bunu göremeyecek kadar aciz olabilirler mi? Yoksa kapitalizmin doğası gereği buna engel olacak mekanizmalardan yoksunlar mı?
Son soruda aslında cevabı vermiş olduk.
NASA’nın paylaşımına dönelim. Fotoğrafta 6 hektarlık alanda rastgele bölünmüş binlerce tarla görülüyor. Tarımda verimi düşüren önemli konulardan biri de arazilerin bölünmesi. Miras yoluyla her nesilde birkaç parçaya ayrılan araziler giderek küçülüyor. Kapitalist ekonomilerin bile özel mülkiyete dayalı anlayışlarına ters düşme pahasına bu yanlıştan döndüğünü biliyoruz. Türkiye’de 2014 yılında çıkarılan bir kanunla tarım arazileri miras yoluyla bölünemiyor.