Ünal Bolat
“Tabii, paramız vardı ve peşin parayla üreticiden alıyorduk. Peşin para ile soğanları kolay topluyorduk…”
Ufak bir tezgâhta yumak, iğne-iplik, tarak, boncuk, tespih gibi şeyler satan yaşlı adamla tanışmamı ve onun varlıktan yokluğa düşüşünü itiraf gibi anlatmasına bugün de devam ediyorum…
“12. ayın başlarına doğru çalışanlarımızla birlikte kendi aramızda toplantı yaptık. Abartmak istemiyorum, piyasada ne kadar soğan varsa hatta Trakya’da ne kadar soğan varsa hepsini toplama stok yapma kararı aldık. Neydi amacımız peki? Soğanları toplayıp ne yapacaktık?
Ne olacak, piyasada daha fazla sıkıntıya sebep verecek ve soğanın fiyatını biz belirleyecektik. Yani bol para kazanacaktık.
Hatta bunun için Trakya’da birkaç yerde depolar tuttuk. Tabii, paramız vardı ve peşin olarak üreticiden alıyorduk. Peşin para ile soğanları kolay topluyorduk. Gün geçtikçe üretici arasında dilden dile konuşulur olduk. Namımız arttığı için soğanlarını depolarımıza kendisi getiren üretici dahi oluyordu. Depolarımız başladı soğanla dolmaya; biz başladık “soğan kralı” olmaya…