Mustafa Kaymakçı
Özellikle yaz aylarında yazılı ve sanal medyada mevsimlik işçilerin dramları hakkında on binlerce haber yayınlanır,görsel sanatlara konu olur ve ağıtlar yakılır.
Ancak anılan yayınlarda konunun neden-sonuç ilişkilerine değinen yaklaşımlar ya çok cılızdır ya da egemenler tarafından görülmez.
Mevsimlik işçileri yaratan neden,”Yok Birbirinden Farkımız,Hepimiz Osmanlı Bankasıyız” dercesine bütün partiler tarafından göz ardı edilir.
Nerdeyse medya da aynı görünümdedir.
Konunun,temelinde emek-sermaye çelişkisi bağlamında feodalitenin, bir başka deyişle özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki ağalıkla bağlantılı yanı ihmal edilir. Üstelik ağalık düzeni,terör sorununun da ekonomik kaynağıdır.
Bilindiği üzere, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte M Kemal Atatürk’ün bütün istemlerine koşut olarak çeşitli dönemlerde toprak dağıtımı temelli reformlar yapılmıştı, konu önemli ölçüde 60’lı yıllardan sonra da Türkiye’nin önemli gündem maddesi olmuş ve bu amaçla Toprak Reformu Müsteşarlığı bile kurulmuştu. Ancak toprağı işleyecek gerekli donatımlardan yoksun bırakılan köylü, devletin verdiği toprakları yine ağalara satarak topraklarını kaybetmişti.
Toprak Reformu konusu,12 Eylül 1980 Amerika destekli askeri darbesiyle gündemden kaldırılmıştı. Belki anımsayanlar olabilir;12 Eylülcüler hazırladıkları anayasa desteği için Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki ağaları televizyon kanallarında konuk bile etmişlerdi.
Özetle,Türkiye Cumhuriyeti Devleti Güneydoğu’da feodal sisteme yenik düşmüştür. Toprakları elinde tutan ağalık düzeni kendi hukukunu da oluşturmuş, devlet bölgede zaman zaman egemenliğini kayıp eder duruma düşmüştür.
Bu bağlamda, siyaset sahnesinde tek parti iktidarından tutun, çok partili dönem de dâhil, günümüzde de siyasi partilerden milletvekili olmuş çok sayıda aşiret reisi, ağa ve şeyh görebilirsiniz.
Sözgelişi,24 Eylül 2009 tarihli bir haberde, şimdiye dek ağalık sisteminin düzene sağladığı yararlarını anımsatan aşiret,ağa ve şeyh kökenli milletvekillerinin yanı sıra Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde ortaya çıkan terör sorununun ağalık düzeninden olmadığını savunan yazarların olduğu da belirtiliyor(http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/agalik-duzeni-isteruk-haberi-18427)
Mevsimlik işçilik, bölgedeki yoksulluğun giderek derinleşmesinin bir sonucu. Bölgede karnını doyuramayan yoksul köylüler, uygun olmayan koşullarda bile geçimlerini ,Türkiye’nin başka ilerinde arıyorlar.
Tekrarlayalım, Güneydoğu ve Doğu Anadolu sorununun kökeninde, bölgenin feodal yapısı ve geri kalmışlık sorunu vardır.Sorun,aynı zamanda ayrılıkçı hareket tarafından kullanılıyor.
Bu durum, işsizlik ve de yoksulluğu yaratıyor. İşsizlik;opraksızlık, toprak yetersizliği ve bölgedeki sanayi ve hizmet sektörünün eksikliğinden besleniyor.
Soruna çözüm yollarının aranmasında ekonomik yapı, bir başka deyişle üretim biçimi ve ilişkileri temel alınmalı. Bu bağlamda öncelikle üzerinde politika yapılan yöre insanlarının seslerine de kulak verilmeli.
Çözümün birinci ayağı,“Sosyal Devlet İlkesi”nin gerçekleştirilmesi.Bölgede “Sosyal Devlet İlkesi’nin gerçekleştirilmesi;
* Kalıcı bir toprak reformunun yapılması,
* Toprak reformu ile birlikte çiftçilerin kooperatif örgütlenmesini egemen kılınması,
* Kamu yönlendiriciliği ve egemenliğinde tarımsal sanayinin kurulmasından geçiyor.
Mevsimlik İşçiler İçin Timsah Gözyaşları dökmek yerine, gerçeği görmek zamanı gelmişte geçmek üzeredir.