Osman Çaklı
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Aydın, Manisa ve Denizli’de jeotermallerin etkileri üzerine bir rapor hazırladı. Raporda Gediz-Büyük Menderes havzasının jeotermal akışkanlarla kirletildiği ortaya koyuldu. Raporu değerlendiren Dr. Metin Aydın, raporun itiraf niteliği taşıdığını ve jeotermal tesislerin kapatılması gerektiğini belirtiyor.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ortak hazırladığı “Türkiye’de Jeotermal Kaynakların Kümülatif Etki Değerlendirmesi” nihai raporu geçtiğimiz haftalarda yayınlandı. Çalışma için en çok jeotermal tesisinin kurulu olduğu Aydın, Manisa ve Denizli illeri seçildi. Özellikle Aydın Germencik ölçeğinde JES’lere karşı yıllardır mücadele eden Aydın Çevre Mücadelesi (AYÇEM) sözcüsü Dr. Metin Aydın raporun içeriğini ve yapılması gerekenleri anlattı.
‘JEOTERMAL TESİSLER TARIMSAL VERİMİ DÜŞÜRDÜ’
Yaklaşık 1347MW gücü ile dünyada dördüncü sırada yer alan Türkiye’de JES’ler yıllardır tartışma konusu oluyor. Özellikle re-enjeksiyon yapılmaması, kimyasal suların tarımın yoğunlukla yapıldığı B. Menderes yüzey sularına deşarj edilmesi tepkilere neden oluyor. Gediz ve B. Menderes Havzasını Türkiye’nin tarım ambarı olarak tanımlayan Metin Aydın, bölgede tarımsal verimin düştüğünü savunuyor. Raporda yer alan “tarım üzerinde etki” başlığında, “JES’lerden kaynaklı olarak büyük miktarlarda suyun buharlaşması atmosferdeki nem miktarını arttırıp yerel iklim üzerinde etki oluşturabileceğinden, neme duyarlı olan başta proje bölgesinin geleneksel tarım ürünleri olan ve büyük oranda ihraç edilen incir ve üzümün yanı sıra zeytin, kestane ve nar gibi ekonomik değeri olan ve bölgeye özgü tarımsal ürünlerin olumsuz yönde etkilendiği endişesi iletilmiştir” deniliyor.