Abbas Güçlü
Köy okullarının yeniden açılması, ülkemizin geleceği açısından heyecan verici bir gelişme.
Doğru planlanır, doğru bir yol haritası çizilir ve doğru öğretmenler atanırsa köylerimiz yeniden hayat bulur. Köyden kente yönelik göçler de tersine döner.
Daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz gibi köylerin kalkınması için okullar bir lokomotif görevi görecek ama ona güçlü ve donanımlı yeni vagonların eklenmesi gerekiyor.
Örneğin daha önce gündeme gelen 1000 Köye 1000 Veteriner ve 1000 Ziraat Mühendisi projesi, okul açılacak her köyü kapsayacak şekilde genişletilebilir.
Donanımlı kent okulları ile köy okulları arasında “kardeş okullar” çerçevesinde bir gönül bağı kurularak, her türlü destek sağlanabilir…
Köyler kalkınırsa ülke kalkınır ama çok daha önemlisi, olası bir kuraklık ve kıtlık tehlikesine karşı ciddi bir önlem alınmış olur.
Biz bunu daha önce yaptık, yine yaparız. Yeter ki Cumhuriyetin ilk yıllarındaki o heyecanı yeniden yakalayalım.
10. Yıl Marşı’nda dile getirildiği gibi 100. Yıl Destanı’nı da yine hep birlikte yazalım.
Nasıl mı?
İşte size nostaljik bir örnek:
Hamdi Öğretmen
“Bugün ve önceki yazılarınızda köy okullarından bahsettiniz ve köy okullarının önemini bir kez daha vurguladınız.
Cumhuriyet tarihimizde hep idealist, vatan aşkı, eğitim aşkı, öğretim aşkı ile yetişen öğretmenlerimiz yetişmiştir; bunlardan birisi büyükbabam Hamdi Dede’yi içimden gelerek sizlere anlatmak istiyorum. Samsun Ladik Öğretmen Okulu’nda 1956’da mezun olan büyükbabamın ilk görev yeri Urfa’dır. Görev yaptığı köy bugün Atatürk barajının altında kalmıştır.