Yılmaz Özdil
Memlekette o kadar çok rezalet yaşanıyor ki, o toz duman arasında Akp bakanı Veysel Eroğlu’nun tarihi itirafı gargaraya geldi.
20 yıldır tek başına Türkiye’yi yöneten iktidarın bakanı açık açık “kırsalda çok çocuk var, bunlar okumak için değil, laf olsun diye geliyorlar, sınavlarda puanları bunlar düşürüyor” dedi.
★
Köy çocukları olmasa, eğitim gayet iyi yani!
★
Halbuki…
★
Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Mehmet Haberal, Rize’nin Subaşı köyü’nden geldi, ders kitabını okumaya çalıştığı cılız mum ışığından, odun ateşi ışığından, lazer ışığı seviyesine yükseldi.
Süleyman Demirel, Isparta’nın İslamköy’ünden geldi, tek odalı tezek sobalı köy ilkokulundan, devletin zirvesine çıktı.
Kamer Genç, Tunceli’nin Ramazanköy’ünden geldi, “Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde okudum, Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde milletvekili oldum, Atatürk olmasaydı kul’a kuldum” diyordu.
Fakir Baykurt, Burdur’un Akçaköy’ünden geldi, onu orada ırgat olarak bırakmayan, çaresizliğe terketmeyen eğitim sistemi sayesinde, memlekete armağan oldu, Türk edebiyatının efsanesi oldu.
Berkant, kerpiç haneli köy çocuğuydu, Ankara’nın Hasanoğlan köyü’nde doğdu, köy enstitüsünde okudu, bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek, dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek dedi, öyle oldu.