Alışverişe nakit veya kredi kartı şartı koşmadan ‘veresiye’ formülü sunan, bir telefonla evlere servis yapan, müşterisine gerektiğinde borç veren, onun derdini dinleyen, mahallelinin kara gün dostu bakkallar, pandemide yıldız oldu.
Çocuğunu ilk alışveriş deneyimi kazanması için oraya gönderirsin, akşam işten eve dönerken geç kaldığında “Mustafa Ağabey bana iki ekmek ayır” dersin. Evinin adresini bilir, veresiye satar, gerekirse borç verir, seni ve aileni tanır. Mahallenin bakkal ağabeyidir o… 1990’dan sonra süpermarketlerin sayılarının hızla artmaya başladığı dönemlerde perakende sektörü yeniden şekillenirken, ‘Kahraman bakkal, süpermarkete karşı’ haberlerinin baş aktörü olmuştur bakkallar. Yıllardır organize gıda zincirlerine karşı mücadele veren bakkallar, bugün yeniden gündemde. Sebebi ise pandemide değişen sosyal alışkanlıklar. Türkiye’de geçen yıl Mart ayında başlayan pandemi sürecinde, neye uğradığını şaşıran tüketiciler ilk şokla beraber marketlere koştu, rafları boşalttı. Market raflarında ürün bulamayan bazı müşteriler ise mahallenin bakkalına koştu. Bakkallara yeniden ayağı alışan müşteriler, mahalledeki esnafın adeta farkına vardı.
Birçok avantajı var
Bakkallar, bir sosyal dayanışma merkezi gibi faaliyet gösteren yapılar aslında. Bizi yakından tanıyan, kredi kartı ya da nakit para olmadığında veresiye imkanı sunan, eve servis de yapan bakkallar, pandemide yeniden yıldız oldu. Kısıtlama sürecinde evinden çıkamayan müşterilerine telefonla sipariş alıp eve teslim imkanı sunan bakkallar, çok daha fazla tercih edilmeye başlandı. Hafta sonu kısıtlamalarında eve en yakın nokta yine genellikle bakkallar oldu. Yürüme mesafesinde olup, özellikle günlük ihtiyaçları market fiyatına sunan bakkallara yönelik ilgi artmaya başladı. Bu haberi hazırlarken görüştüğüm bakkala gelen bir müşteriye, “Neden bir süpermarket yerine burayı tercih ettiniz” diye sorduğumda şu cevabı verdi: “Kendisini hem tanıyoruz, hem de aldığım ürünlerde marketle arasında bir fiyat farkı yok. Üstelik pandeminin ilk günlerinde marketlerde raflar boşken, burada istediğimiz ürünü bulabildik. Eve de getiriyorlar üstelik.”
Sayı 220 bini buluyor
Bugün Türkiye’deki bakkal sayısı 220 bin olarak belirtiliyor. Son 10 yıldır ise rakam pek değişmiyor. Bakkallar çoğunlukla dükkanı kapatmıyor, el değiştiriyor. Sayı azalmıyor belki ama bakkalın da iş modeli değişiyor. 1990’lı yıllardan önce envai çeşit ürün satan bakkallarda artık ürün çeşidi azalmış durumda. Daha çok ekmek, tütün mamulleri, yoğurt, süt, yumurta, çay, şeker gibi günlük ihtiyaçlara yönelik ürünler satılıyor. Bir de bakkallık işine emekli olan ya da biraz sermayesi olan girişimcilerin girdiği ancak iyi fizibilite yapmadıkları için 1-2 yıl içinde yok olup gittikleri belirtiliyor. Buradaki püf noktası şu: Bakkalların mahalleyi iyi tanıması gerekiyor.