Geçen ay toplanan Gıda Komitesi sonrası çiğ süte yapılan zamlar, sanayiciye yaradı. Çiftçi halen anaç hayvanlarını kesime gönderirken, tüketici ise sütü daha pahalıya tüketiyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, Gıda Komitesi’nin tarım ve gıda ürünlerinde arz, talep ve fiyat dengesini sağlayamadığına dikkat çekti.
Geçen ay gıda fiyatlarını değerlendirmek üzere toplanan Gıda Komitesi’nin kararı ile Ulusal Süt Konseyi, çiftçiden alınan çiğ süt fiyatlarında artışa gitmişti ancak bu durum çiftçiyi yalnızca iki, üç gün rahatlattı.
Süt üreticisi litre başına zarar ettiğinden dolayı anaç hayvanlarını kesime gönderdiği için bu artış yapılmıştı ancak ertesi gün yem sanayicisinin yeme yaptığı zamlar, çiftçiye yapılan zamlara gölge düşürdü. Anaç hayvanlar halen kesime gönderilmeye devam ederken, yapılan çiğ süt zamları ise vatandaşa yansıdı, bir litre süt 14-15 liraya kadar çıktı.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, gıda fiyatlarına ilişkin son durumun değerlendirilmesi üzerine toplanan Gıda Komitesi’nin tarım ve gıda ürünlerinde arz, talep ve fiyat dengesini sağlayamadığına dikkat çekti.
Kapıkıran, “Küçük ve orta ölçekli, 20 başa kadar hayvan varlığı ile süt üreticiliği yapan toplam işletmelerimizin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan çiftçiler, artan yem maliyetleri ve bir türlü artmayan süt fiyatları karşısında dayanma kapasitesi yok. Süt inekleri her geçen gün artan miktarda kesime gönderilmekte, süt üretimi yapan çiftçiler faaliyetlerinden vazgeçmektedir” dedi.
‘EYLÜL BULGULARINA KASIM SONUNDA YANIT VERİLDİ’
Kapıkıran, eylül ayı sonu “Erken Uyarı Sistemi” bulgularına, kasım ayı sonunda yanıt veren Komite, tarım ve gıda ürünleri fiyatlarının dizginlenmesinde etkili olamadı, halkta temel gıda fiyatlarının artışına dayalı kriz endişesini gideremedi ve piyasa regülasyonlarını zamanında sağlayamadığı” dedi.
Kapıkıran, “Bu durum çiftçinin fiyatlarına, ürün çeşidine göre değişmekle beraber 2,5 ile 6 kat artış gösterebilen tüketici fiyatlarının oluşmasını engellemediği gibi, girdi maliyet artışlarıyla çiftçinin zarar etmesini de engelleyememektedir” diye konuştu.
‘KÖKTENCİ BİR ÇÖZÜM’ VURGUSU
Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO), un regülasyonu ile un üreticilerine, yem regülasyonu kapsamında ise et, süt, tavuk ve yumurta üreticilerine destek sağlıyor.
Bunun köktenci bir çözüm olmaktan uzak olduğunu vurgulayan Kapıkıran,
“Mevcut ağır koşullar altında üretim faaliyetlerini sürdürmeye çalışan küçük ve orta ölçekli üreticilerin doğrudan desteklenebileceği bir sistem oluşturmak yerine, TMO’dan büyük ölçekli alımlar yapabilen büyük ölçekli üreticiler ile tarımsal sanayinin bu desteklerden yararlanabildiği uygulamayla devam etmek, soruna köktenci çözümden uzak bir yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulundu.
‘DESTEK ÜRETİCİDEN ÇOK, TESİSE’
Kapıkıran, benzer şekilde kanatlı üreticilerine yapılan desteklerin de üretim yapan kümes sahibi, sayıları 14 bin civarında olan yetiştiricilerden çok, 18 entegre tesise yönelik olduğunu vurguladı.
“Kanatlı sektöründe firmalar; uygun gördükleri kişiler ile sözleşme yaparlar. Civciv, yem, teknik hizmet, aşı gibi girdileri karşılarlar. Yetiştiriciler ise verilen civcivler için uygun şartları sağlayarak en iyi şekilde büyütmeye çalışırlar” diyen Kapıkıran, şöyle devam etti:
“Bu esnada kümes amortismanı dışında çiftçiye olan maliyetleri artmaya devam eden; altlık, ısıtma, aydınlatma ve işçilik gibi giderler yetiştiriciler tarafından karşılanmaktadır. Yem için uygulanan desteklerden yetiştiricilerin dolaylı olarak yararlanamadığı, entegrelerin yetiştiricilerle yaptığı sözleşme fiyatlarında buna uygun artışların olmadığı buna mukabil un, et, süt, yumurta ve yem fiyatlarında önlenemeyen fahiş artışların olduğu görülmektedir.”
‘YALNIZCA PİYASA KONTROLLERİ ÇÖZÜM GETİRMEDİ’
Kapıkıran son olarak, havza bazlı tarımsal üretimin planlamasının ve uygulamasının yapılmadığına vurgu yaparak, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Piyasaları yakından izleyip değerlendirerek kontrol etmek, piyasa üzerinden tarımsal üretimi yönetmeye çalışmak, derinleşen krizden kurtuluşu sağlayacak bir yaklaşım değildir.
Komitenin kurulduğu 2014’ten bu yana tarım ve gıda ürünlerinde arz, talep ve fiyat dengesi ve “üreticiler ile vatandaşların fiyat dalgalanmalarına karşı korunması”nın sağlanamamış olması yalnız başına piyasa kontrolleriyle çözüm sağlanamadığının tecrübesi olmuştur.”
Kaynak: www.sozcu.com.tr