Et ve süt üreticisinin maliyetler ile ilgili yaşadığı sorunlar sektörde büyük sıkıntılara yol açıyor. Kriz çanları çalarken üreticiler bu durumun sürdürülebilir olmadığına dikkat çekiyor. ZMO İstanbul Şube Başkanı Kapıkıran, “Yem fiyatlarının sübvanse edilmesi gerektiğini” söyledi.
Artan maliyetler ve yem fiyatları nedeniyle hayvancılık sektöründe birçok üretici üretimden el çekti, çok sayıda üretici de yaşam mücadelesi veriyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkisi, küresel ekonomiden enerjiye her alanda kendini hissettiriyor. Enflasyona ve yüksek döviz kuruna bağlı maliyet artışları, gıdaya ulaşımı etkiliyor. Kış aylarında et ve süt sıkıntısı yaşanabileceği yönündeki iddialar giderek daha yüksek sesle ifade ediliyor. Et ve süt üreticisinin maliyetler ile ilgili yaşadığı sorunlar sektörde büyük sıkıntılara yol açıyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre son bir yılda besi yemi yüzde 121,6, süt yemi ise yüzde 122,5 oranında arttı.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, 2008-2009 yıllarında yaşanan krizi hatırlattı. Yem fiyatları ile süt fiyatları arasında yaşanan dengesizlik nedeniyle 1 milyona yakın süt ineğinin kesildiğini anımsatan Kapıkıran:
“O dönemde süt ineği varlığının 1 milyon azalması izleyen yıllar içerisinde etkisini sürdürdü. 10 yılda 10 milyonun üzerinden hayvan varlığının azalması bekleniyordu. Günümüzde yaşanan sorun da buna benzer. Süt-yem paritesi 1,5 olması gereken gerekirken bugün 1 litre sütten elde edilen gelir ile 750 gram yem alınabilir seviyeye kadar geriledi. Yem fiyatlarının aşırı artışına rağmen sütün çiftçi çıkış fiyatları baskı altında tutularak 7,50 liranın üzerine çıkmasına engel olundu. Fakat raf fiyatları artmaya devam ediyor. Süt arzının azalması talep aynı olsa dahi fiyatın yükselmesine neden oluyor.”
250 bin damızlık düvenin ithal edilmesine ilişkin planlandığını belirten Kapıkıran, “Türkiye’nin dişi hayvan varlığını artırma ihtiyacı, yem fiyatlarının aşırı artışı nedeniyle küçük ve orta ölçekli süt inekçiliği işletmelerinin hayvanları kesime gönderdiğinin kabulünün göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.
Süt-yem paritesini düzeltmenin iki koşulu olduğuna vurgu yapan Kapıkıran, şöyle konuştu:
“Çiğ süt çiftçi çıkış fiyatlarının maliyetin üzerinde, çiftçi yaşam payının da eklenerek oluşturulması ve yem fiyatlarının çiğ süt maliyetlerini düşürecek oranda indirilmesini sağlamaktan geçer. Özellikle çocukların beslenmesinde önemli bir yere sahip olan raftaki süt fiyatlarının kamusal denetimle keyfi uygulamaların yapılmamasının sağlanması gerekir. Süt ineklerinin kesilmesiyle kırmızı et arzının artması fiyatlarda nispi bir azalmaya neden oldu. Ancak bu plansız hayvan kesimi ve özellikle süt ineği kesimi bundan sonraki yıllarda hayvan varlığının azalma artarak devam edecek.”
KAMUNUN PAYI ARTMALI
Yem fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Kapıkıran, yem bitkisi üretimi ve ithalatıyla ilgili şöyle konuştu: “Yem bitkileri üretiminde girdi maliyetlerinin aşırı artışı yem yeterliliği konusunda önemli problemlere neden oluyor. Çiftçilerin yem bitkileri ekiminden kazanç sağlayamama kuşkuları herhangi bir taban alım fiyatı uygulanmaması nedeniyle yem bitkileri ekimine soğuk bakmaları yem bitkileri arzını olumsuz etkiliyor. Yem bitkileri ihtiyacını karşılayacak üretim yapılamıyor. Kur artışı ve uluslararası fiyat artışları nedeniyle hayvancılıkta yem maliyetleri her geçen gün artmaya devam ediyor. Yem ihtiyacı önemli ölçüde ithalata bağımlı olarak gideriliyor. Yem üretiminde kamunun payının artırılması ve özellikle hayvan yeminin bu kritik dönemde kamu tarafından sübvanse edilmesine ihtiyaç var.”