İrfan Donat
Son 6 ayda yüzde 94 zamlanan yem fiyatları hem süt hem de et üreticisinin kâbusu oldu. Çiftçi artan girdi maliyetlerine karşın, gıda enflasyonunu frenlemek adına sabit tutulan üretici satış fiyatları yüzünden uzun süredir zararda. Anaç hayvanlar kesime giderken, ahırlar boşalıyor.
Çok değil, bundan yaklaşık dört ay önce “Sütte kriz kapıda” başlığıyla hayvancılık sektöründe yaşanan maliyet/fiyat sorununu gündeme getirmiştik.
O zaman 3 lira 20 kuruş olan çiğ süt referans fiyatının, üreticinin kâr etmesi bir yana maliyetlerini bile karşılamadığını ve litre başına 55 kuruş zarar ettiğini yazmıştık.
Zarar eden üreticinin de anaç hayvanlarını kesime gönderdiğini ve sütteki krizin yakın gelecekte kırmızı ete sıçrayacağı uyarısında bulunmuştuk.
Sonrasında çiğ süte 8 Aralık 2021’den itibaren geçerli olacak şekilde yüzde 47 zam yapılarak üreticinin sorunu kısa vadede çözülürken, raflarda süt ve süt ürünlerine yüzde 55-60 dolaylarında zamlar yansıdı.
Şimdilerde yeniden başa döndük.
Çiğ süt fiyatlarında üretici yine zarar eder noktaya gelirken, bu sefer öngörüldüğü üzere kırmızı et tarafında da sıkıntılı bir süreç yaşanıyor.
Neden mi?
Özellikle Eylül ortasında 8.5 seviyelerindeki dolar kurunun 20 Aralık günü 18’in üzerini test etmesi ve sonrasında 11’lere gerilemesi ile tarımsal üretimde dengeler altüst oldu. O günden bu yana dolar kurunda oynaklık belirli bir süre azalsa da jeopolitik risklerin de etkisiyle şimdilerde 14.7 seviyelerinde seyrediyor.
Küresel tarım emtia fiyatlarında dolar bazında yaşanan yükselişlere bir de döviz kurlarındaki artışın etkisi eklenince girdi maliyetlerinde yükseliş hız kesmedi.
Rusya-Ukrayna savaşı ile baş gösteren jeopolitik riskler de işin tuzu biberi oldu.
Böylece Türkiye gibi ülkelerde üretici ve tüketici enflasyonu çok daha şiddetli hissedilmeye başlandı.