Mustafa Kaymakçı
14 Mayıs, 1984 yılından beri her yıl ‘’Dünya Çiftçiler Günü’’ olarak kutlanıyor. Bu tarih bilindiği üzere Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’nun (IFAP) kuruluş tarihidir.
Çiftçiler, en temel ihtiyaçlarımızı üretir, ancak Türkiye’de de birçok sorunları vardır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çiftçiler için Ne dedi?
Ancak geliniz bu sorunları irdelemeden önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir ön görüsüyle çiftçiler ve tarım için söylediklerine bir bakalım:
“Arkadaşlar, dünyada zaferlerin iki vasıtası vardır. Biri kılıç, diğeri sapan. Hakiki zafer kılıçla değil, sapanla yapılandır. Milletleri vatanlarında yerleştirmenin, millete istikrar vermenin aracı sapandır, sapan, kılıç gibi değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir… Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanı topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık”(*)
Ancak Gazi’nin sözlerini iyi değerlendiremedik ve kırsal kesimde yoksulluk tavan yaptı.
Kırsal Kesimde Yoksulluk Tavan Yaptı
Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesiyle örgütsüz kalan çiftçiler, örgütlenmiş şirketler önünde sahipsiz bırakıldı. Bunun sonucu olarak yoksullaşan küçük ve orta ölçekli işletmeler tasfiye olmaya başladılar. Kırdan kentlere göç hızlandı.
Tarımsal desteklemeler giderek azaltıldı. Var olan desteklemeler de Türkiye tarımının bel kemiğini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerden daha çok, çok az sayıdaki büyük kapitalist işletmelere aktarıldı.
Büyük kapitalist işletmelerin özendirilmesi, tarımsal girdiler (tohum, damızlık, ilaç, gübre gibi) de dışa bağımlılığı artırdı. Türkiye, AB ağırlıklı şirketlerin pazarı durumuna geldi.
KİT’lerin özelleştirilmesi ve desteklemelerde izlenen politikalar, tarımsal üretimde gerilemeleri ortaya çıkardı. Bu sonuç, tarımsal girdilerde olduğu üzere Türkiye’yi üç önemli grup tarım ürünlerinde dış alımcı duruma getirdi. Enerji (buğday, yağ bitkileri gibi), protein (kırmızı et ve süt ürünleri) ve giysi gereksinimi (pamuk ve yapağı gibi) sağlayan ürünlerde Türkiye net tarım ürünleri dış alımcısı oldu.
Türkiye’nin tarım ürünleri deseni, AB’nin ve Batı’nın gereksinmelerine göre şekillendirilmeye başlandı. Bu bağlamda, Türkiye Batı’nın meyve ve sebze ambarı olacakmış, şimdilerde bu söyleniyor. Bir başka tarım deseni değişikliği hayvansal üretimde yaşandı. Hayvan ürünleri içinde, sığır ve tavuk öne çıkarıldı. Koyun ve keçi ihmal edildi. Küçükbaş hayvan sayısı hızla azaldı, ancak sonucu Türkiye için hazin oldu, kırmızı et üretiminde alarm zilleri çalmaya başladı.
Sonuç olarak AB’ye güdümlü tarım politikalarıyla Türkiye’nin tarımsal üretimi azalmıştır. Ülke tarım ürünleri dış alımcısı olmuştur. Ancak bütün bunlar kadar düşündürücü ve hüzün verici durum, kırsal kesimde giderek artan yoksullaşmadır. Rakamlara göre kırda yaşayan nüfusun yüzde 40’Iyoksulluk içindedir. Bir başka deyişle her 100 kişiden 40’İ yoksul olmuştur.
14 Mayıs 2017 günü Türkiye Ziraat Odaları Birliği ,Ankara’da Çiftçiler Günü nedeniyle büyük bir miting düzenleyecekmiş. Birlik başkanı Şemsi Bayraktar’ın aşağıdaki sorulara cevap araması kanısındayım. İletilirse sevinirim.
Şemsi Bayraktar’a Çiftçi Soruları
* Tarımsal desteklemeler, Tarım Yasası’nın temel ölçütleri düzeyinde gerçekleştirilecek mi? Tarım Yasası’nın bu hükmü neden uygulanmıyor?
* Çiftçilerin borçlanması, neden özel bankalara yönlendirildi? Ziraat Bankası ya da Tarım Kredi Kooperatifleri işlevlerini neden yitirdi?
* Tarımsal girdilerden alınan KDV ile Özel Tüketim Vergisi ne zaman düşülecek?
* Tarımsal amaçlı kooperatifleri güçlendirici yasalar ne zaman çıkarılacak? Üreticiler AB’de olduğu gibi neden sanayici olmuyorlar?
* Kırsal kesimde örgüt fazlalığı hatta örgüt kirliliği ne zaman sonlanacak? Kurulan örgütlerin işlevleri neden karıştırıldı?
* Tarım topraklarının yabancı ya da yabancı denetimli bankalar tarafından alınmasını engelleyici yasalara gereksinme duyuyor musunuz? Bu konuda bir sınırlama getirilecek mi?
* Türkiye lider durumda olduğu ürünlerde uluslararası borsaları neden kuramıyor? Fındık, üzüm, kayısı borsaları gibi.
* Kooperatifler, ürünlerini aracısız olarak pazarlayamazlar mı? Yerel yönetimler bu konuda gerekli olanakları niçin sağlayamıyor?
* Çiftçilere tohum ve damızlık üreten devlet tarım işletmeleri neden satılıyor? Bunların korunarak geliştirilmeleri olası değil mi?
* Tohumculuk Yasası, Şeker Yasası, Tütün Yasası gibi üretici ve tüketicilerin aleyhine olan yasalar konusunda neler öneriyorsunuz?
* Mazot, gübre, yem gibi girdi fiyatları Batı ülkelerine göre neden kat kat fazla? Girdi fiyatları artarken çiftçi eline geçen ürün fiyatları neden düşüyor?
————————————–
(*)Geçtiğimiz günlerde kimi çukurlar Atatürk’e yine saldırdılar. Bu çukurlara tepkiler gösteriyoruz ve çok kızıyoruz. Ancak yapılması gereken iş, Atatürk’e iftira atmaya yeltenemeyecekleri bir ortamı oluşturmak ve Atatürk’e iftira atma ticaretinden gelir elde etmelerinin önünü kesmenin yollarını aramaktan geçiyor.