Nazimi Açıkgöz
Virüsün güncel izlenmeleri aşamasında insan onun tarımla ilişkisini hemen kavrayamayabiliyor. Gerçi günlük yiyecek arayışında hemen “ya yarın ne yiyeceğiz” sorusu aklımıza geliveriyor. Çünkü biliyoruz ki gıda zincirindeki halkalar hep insan odaklı. Üretici, paketleyici, nakliyeci, ta evinize sanal marketten servis yapan elemana kadar hep insan. Virüs taşımasını bir tarafa bırakalım, onların hastalıkları halinde devreden çıkmaları, gıda zincirindeki halkalardan birinin kırılması-eksilmesi ve zincirin kopması anlamına geliyor.
Şimdi bu halka eksiklikleri durumuyla ilgili bir-iki örnek verelim. ABD’de meyve-sebze tarımının yoğun olduğu Kaliforniya’da dikim, aşı-budama, ilaçlama, gübreleme, hasat hep Meksika’lı geçici işçilerle südürülegelmektedir. Meksika’daki Monterrey kenti ABD konsolosluğunun H2-A geçici işçi vize işlemlerini durdurması üzerine Kaliforniya Çiftçiler Birlik başkanı Pompeo’ya (ABD dış işleri bakanı) şu mektubu[1] yazıyor: ”Tarım işçi vizelerindeki bir kısıtlama şüphesiz ABD gıda arzında önemli bir kesintiye neden olacaktır. Amerikan halkı, özellikle bu ulusal sağlık krizi sırasında, sağlıklı beslenme ve bağışıklık sistemlerini güçlendirip, korumak için istikrarlı bir gıda kaynağına ihtiyaç duyuyor. Yiyecek tedarikimizi korumak için gerekli önlemlerin alınmaması sonucu market raflarının boşalması, panik halinde alışverişten değil, hükümetin doğrudan işgücü kıtlığına neden olması sonucu ortaya çıkmış olacaktır”
Geçici göçmen işçi çalıştıran Alman çilek ve kuşkonmaz üreticileri, kapalı sınırlarına rağmen, şu sırada yeni AB üyesi ülkelerden gelecek geçici işçilerin yolunu gözlüyor. Karadeniz’de çay tarımında Gürcistan’dan geçici işçiler gelir. Artvin-Sarp Sınır Kapısının kapatılmasının çay ürecilerimiz için sorun olacak mı acaba? Yurt dışından işçi transferini bir tarafa bırakalım, yakında Akdeniz’de Ege’de erik, kiraz hasatları olacak. Hasat için il dışından gelmesi beklenen işçiler gelebilecek mi? Onların taşınmaları nasıl olacak?
Gıdaların üretimi kadar tüketiciye ulaştırılması da önem kazanmaktadır. Bu virüs krizinde sektörün her bir paydaşı zor durumda. Hal toptancısından, ihracatçıya durumları hiç de kolay değil. Hiç kimsenin önünü göremediği bu kriz dönemlerinde ihracatın durması veya aksaması nelere mal oluyor? Tek bir örnek. Bir gazete haberi: “Sebze ve meyvelere corona virüs indirimi! Fiyatlar yüzde 90 düştü[2]. Bu düşüşte en çok yeşillikler, narenciye, domates ve soğan etkilenmiş!
Virüs ilk Çin’de çıktığında, Rusya sınırı kapatmış ve tarımsal ürün ithalatını durdurmuştu. İşte o dönem Rusya’ya, başta limon olmak üzere yaş meyve ve sebze ihracatında bir artma yaşanmış fakat bu, iç pazarda fiyat artışlarına neden olmuştur.
Şu anda tarladan seraya, bahçeden toptancı hallerine ve marketlere kadar sektörün tüm halkaları bir belirsizlik yaşamakta. Virüs salgınının tarım üzerindeki etkilerini araştırıp önerilerde bulunacak bir “Virüs ve tarım çalışma gurubunun acilen oluşturulması yerinde olacaktır. Tarımsal takvim hızla ilerlemekte. Gıda üretiminin her aşaması için detaylı yol haritalarına gereksinim var. Örneğin tarla-serada hasat döneminde eldiven kullanım mecburiyeti gibi…
Krizi fırsata çevirmek de mümkün. Yaş meyve ve sebze ihraç eden İtalya ve İspanya’nın, bu kriz döneminde Avrupa’ya yeterince ürün sunamayacakları bir sır değil. Onların, Afrika’dan transfer edilen göçmen işçi konusunu, kolay kolay çözemeyecekleri de bir gerçek. İşte Türkiye, bu boşluğu doldurmak üzere bir proje geliştirebilir. Böyle stratejik bir olayda, gerekli işgücünün temininde çok çarpıcı kaynakların varlığı da bir gerçek!
Çin’de virüs salgını başlamasından sonra, küçük ve orta işletmelerde kriz nedeniyle mali durumlarının tahminine yönelik bir anket[3] sonuçlarına göre firmaların %14’ünün bir aydan fazla, %50’sinin üç aydan fazla dayanamayacakları saptanmıştır. Bu da KOBİlerde yüksek oranda iflaslarının beklendiği anlamına gelmektedir. Herhalde bu bulgu, küçük tarım işletmelerimiz için de geçerli olsa gerek.
OECD verilerine göre[4] 2020’de işgücü verimliliğinde ve küresel ekonomik gelişmelerde bir düşüş beklenmektedir. Hatta büyüme oranlarının yarıya düşeceği tahmin edilmektedir. Borsalar mı? Moralinizi bozmamak için en iyisi hiç takip etmeyin. Dünyada düşüşte olmayan borsa göremezsiniz. Bütün bunların covit-19’un eseri olduğunu ve tarımı da etkileyeceğini unutmayalım.
Ticaret yapma maliyetinin de artacağı bu virüs kriz döneminde, başta üretici hayatı olmak üzere, işsizlik, işçi temini, ekim, dikim, hasat, nakliye depolama, işçi-ürün hijyeni gibi tarımsal ekonomi ögeleri bir bütün olarak ele alacak organizasyonun (Virüs ve tarım çalışma gurubu) acilen oluşturulması gerekir..
Nazimi Açıkgöz
[1] https://www.motherjones.com/politics/2020/03/mexico-farms-h2a-visas-produce-coronavirus-us/
[3] https://www.ifpri.org/blog/covid-19s-impact-chinas-small-and-medium-sized-businesses
[4] https://www.ifpri.org/blog/how-much-will-global-poverty-increase-because-covid-19