Rize Ticaret Borsası’nda Ulusal Çay Konseyi’nin toplantısına katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, üreticinin eve kapanmaması için alınan tedbirlerle birlikte ilk iki çeyrekte tarımsal üretimin yüzde 4 arttığını söyledi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Rize’de ÇAYKUR’un Hayrat Botanik Bahçesindeki örnek çay bahçelerinde incelemelerde bulundu. Hayrat fidanlığındaki Ar-Ge çalışmaları hakkında ÇAYKUR Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim’den bilgi alan Pakdemirli, bakanlık olarak üretimi, araştırmayı, çeşitliliği, katma değeri desteklediklerini ifade etti. Pakdemirli ardından ÇAYKUR Genel Müdürlüğü’nü de ziyaret ederek Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim’le görüştü.
Rize Ticaret Borsası’nda Ulusal Çay Konseyi üyeleri ve çay sektörünün temsilcileri ile bir araya gelen Bakan Bekir Pakdemirli, Türkiye’nin tarımsal üretiminin ilk iki çeyrekte yüzde 4 büyüdüğünü kaydederek, “Bunda, pandemi sürecince üreticinin de evine kapanmaması için bakanlıkça, diğer kurumlarla birlikte aldığımız tedbirlerin etkili olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Pakdemirli, Rize Ticaret Borsası salonunda gerçekleştirilen, Ulusal Çay Konseyi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çay üretiminde dünyada beşinci, Avrupa’da birinci sırada olduğunu anımsatarak, buna rağmen yürünecek çok yol olduğunu ifade etti. ÇAYKUR’un, kendilerinin Ankara’dan Rize’ye uzanan elleri olduğunu vurgulayan Pakdemirli, görev ve sorumluluğun ağır olduğunu, bölge insanının beklentisinin ÇAYKUR ile çok bağdaştığını aktardı.
Pakdemirli, ÇAYKUR’un gen kaynaklarını geliştirmeyle ilgili araştırma ve geliştirme merkezini ziyaret ettiğine dikkati çekerek, “ÇAYKUR’un da ağır bir sorumluluğu var. Sadece malı alıp, üretip satacak bir kuruluş olarak değil, bölgede bu işin devamını sağlayacak ve bu işin de aslında hem iç hem de dünya ticaretini planlayıp programlayacak önemli kuruluşlardan bir tanesi” diye konuştu.
“Kaçak çay sorunun çok önemli olmadığını düşünüyorum”
Kaçak çay konusuna da değinen Bakan Pakdemirli, bunun çok önemli bir sorun olmadığını ifade etti. ÇAYKUR’un gelişime açık yönlerinin bulunduğunun altını çizen Pakdemirli, şöyle devam etti: “Fabrikalardaki üretim süreci, paketleme ve depolama sorunları, çok minimal miktarda da olsa kaçak çay sorunundan bahsedilebilir ama bunların bir önemi olmadığını düşünüyorum. Pazarlama sorunları en büyük sorunumuz. Kimyasal gübre halen sorun olmaya devam ediyor. Tabii ki bahçelere bakım yapılması, bitki zararlıları ile mücadelenin iyi yapılması, yaşlanmış çay bahçelerinin rehabilitasyonu, budamaların yapılması, müstahsilin çay toplarken standart dışının önüne geçilmesi önem taşıyor.”
“Para ülkede kaldı, çayın kalitesi arttı”
Pakdemirli, bu sene bir musibet yaşandığını ve halen daha maskelerle dolaşıldığını belirterek, “Hastalığın yayılmaması için ister istemez Gürcistan’dan gelen işçileri engellemek zorunda kaldık. Ama bu musibet bir hayır da getirdi, paramız ülkemizde kaldı, şu an çayın kalitesi arttı. Bugün fabrikalara gelen çayın kokusunda bile bir değişik hava var, kalitenin artışını kokudan bile hissedebiliyorsunuz. İster istemez kendinize ait olmayan bir işi yaptığınızda çok daha geniş davranıyorken, kendinize ait çaylıklardan çay topladığınızda çok daha iyi bir sahiplenme oluyor” dedi.
Öte yandan pandeminin getirdiği artılar ve eksiler olduğuna işaret eden Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu: “Pandemi döneminde yönetilmesi gereken bir süreç vardı; özellikle toplamayla ilgili. Şehirlerden buraya gelmek isteyen müstahsille alakalı. Bu süreci de bölgemizdeki bakanlarla, milletvekillerimizle, il başkanlarımızla ve ÇAYKUR’un da katkılarıyla iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Çünkü ister istemez tarımsal üretimin artması gerekiyor. Bu süreçte de ilk iki çeyrekte de tarımsal üretimimiz yüzde 4 artmış durumda. Türkiye’de diğer sektörler bunun çok gerisinde olmasına rağmen, tarımsal üretimde büyüme kayettik. Bunda pandemi sürecinde üreticinin de evine kapanmaması için bakanlıkça, diğer kurumlarla birlikte aldığımız tedbirlerin önemi olduğunu düşünüyorum.”
Pakdemirli, arazilerin küçük olduğunu ve bu konu üzerinde çalışılması gerektiğini ifade ederek, “Bunlar tabi ki bölge insanı için sosyolojik olarak çok kolay konular olmamakla birlikte hepsinin üzerinde durmamız lazım” diye konuştu.
“Çay Kanunu konuşulan bir konu”
Çay Kanunu’nun konuşulan bir konu olduğunu dile getiren Pakdemirli, “Ben kanunları amaç değil de araç olarak görüyorum. Ana amacımızı tespit ettikten sonra araç olarak o kanunlara ihtiyaç varsa bunları da ortaya koymakta fayda var” dedi.
Pakdemirli, Çay Kanunu’nun ilgili tüm paydaşların üzerinde anlaşacağı hale getirilmesi durumunda Gazi Meclisin de gereğini yapacağını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Biz de Bakanlık olarak bunun önünde durmayız yanında veya gerisinde oluruz, arkadan da bu konuyu ittiririz. Tabi burada problemlere genel itibariyle bakıyorum, ihracatın desteklenmesi, fabrikalara sistematik kota verilmeli ve bu kota aşılmamalıdır. Bana göre bu konu üniversitemizce çalışılmalı, üniversitemiz zaten bir ihtisas üniversitesi. Üniversitemizin bize önerdiği konuda bizde gereken inisiyatifi bakanlık olarak üstümüze alırız. Ama burada en önemli olan konu müstahsilin memnun edilmesi ve müstahsilin karşı çıkmayacağı bir çözüm bulunması. Yani tüm paydaşların arasında herkesin aynı eşit önemi vardır ama müstahsilin önemini de bir çıt daha fazla mutlaka öne çıkarmamız gerekiyor.”
Kaynak: www.dunya.com