Dicle Üniversitesi (DÜ) Ziraat Fakültesi’nce yapılan araştırma, başta Diyarbakır olmak üzere bölgede yetiştirilemeyen kuru ve taze fasulyenin artık yetiştirilebileceğini ortaya koydu.
Prof. Dr. Doğan Şakar, 2010 yılından beri çalışma yaptıklarını belirterek, yüzde 300’e kadar verim alınabileceğini ve çiftçiye ikinci ürün konusunda müjde verdiklerini vurguladı.
DÜ Ziraat Fakültesi’nce, bölgede daha çok ikinci ürün olarak yetiştirilen silajlık mısıra alternatif oluşturmak, tarlalardan daha çok verim elde etmek ve bölgenin tarım potansiyelini arttırmak amacıyla 2010 yılında başlatılan çalışma başarıyla sonuçlandı. Yapılan çalışmada, bölgede doğal şartlar nedeniyle yetiştirilemeyen kuru ve taze fasulyenin artık yetiştirilebileceği ortaya konuldu. Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bekir Bükün, fakülte olarak bölge üreticilerine tarımsal anlamda yenilikler sunmaya çalıştıklarını belirterek, bu çerçevede tarıma alternatif olarak yeni ürünlerin, ürün deşesine katılmasını sağladıklarını ifade etti. Bu konuda çok çeşitli çalışmalar yaptıklarına dikkat çeken Bükün, “Bu çerçevede artık fasulyenin bölgede yetiştirilebileceğini biliyoruz. Ülkenin ihtiyacı olan bu baklagillerin özellikle hem gıda hem de tarım açısından çok önemli olduğunu da biliyoruz. Çünkü bunlar, hem gıda açısından çok zengin. Protein, karbonhidrat, B1, B2, B6 ve K vitaminleri ile potasyum bakımından çok zengin içeriklere sahip. Bunların sağlık açısından da hazmı kolaylaştırdığını ve böbreklere iyi geldiğini biliyoruz” dedi.
Baklagillerin sadece insan beslenmesi için değil aynı zaman da toprağın sürdürülebilmesi açısından da çok önemli olduğuna dikkat çeken Bükün, “Çünkü bunlar toprağa azot bağlamaktadırlar. Aynı zamanda da topraktan besinleri alıp, yok etmek yerine, tarlalara daha fazla besin maddesi bırakmaktadırlar. Yine tarım yapılan alanlarda tarlaların iyileştirilmesinde kullandığımız ürünler olduğu için bunların yetiştiriciliği oldukça önem arz etmektedir. Zaten son dönemlerde de ülkede tarım politikası olarak bunlara daha fazla destek verilmektedir. Ve bunların ekiminin arttırılması teşvik edilmektedir” diye konuştu.
“GAP PROJESİYLE SULANAN ALANLAR ARTTI”
Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Doğan Şakar ise 2010 yılında başladıkları araştırmayı Ziraat Fakültesi Yüksek Lisans öğrencisi İlyas Akbalık’ın gerçekleştirdiğini belirterek, yemeklik baklagillerin çok önemli tarla bitkileri olduğunu ve insan beslenmesinde çok önemli yer tuttuğunu anlattı. Diyarbakır’da sıklıkla nohut ve mercimeğin yetiştirildiğini vurgulayan Şakar, “Tabi ki bunlar kuru koşulların ürünüdür ve sulanmadan yetiştirilmektedir. Ancak GAP projesi ile birlikte artık sulanan alanlar hızlı bir şekilde artmakta ve yeni sulama teknikleri ile bütün bir yıl boyunca ürün yetiştirmek mümkün olmaktadır. Artık yılda bir ürün alınacağı yerde iki ürün alınmaya başlanmıştır. Yalnız bir çıkmaz vardır burada, ikinci ürün olarak yetiştirilen sadece silajlık mısır bitkisidir. Başka bir ürün hemen hemen yetiştirilmemektedir. Bu nedenle birkaç seçeneğe ihtiyaç vardır. Biz de bu doğrultuda kuru fasulye üzerinde çalışmalara başladık” dedi.
“BÜYÜK BİR KISMI İTHAL EDİLİYOR”
Kuru fasulyenin halkın da çok sevdiği bir gıda maddesi olduğuna işaret eden Şakar, “Hatta milli yemek diye isimlendirilmektedir. 77 milyon halkın kuru fasulye ihtiyacının büyük bir kısmı ithal edilmektedir. Güneydoğu’nun tarım potansiyeli de ortadadır. Diyarbakır’da, ki Diyarbakır aynı zamanda Dicle Havzası diye bilinen yerde olmaktadır, maalesef biraz önce bahsettiğim gibi mısırdan başka ikinci tarım ürünü bilinmemekte ve yapılmamaktadır. Dolayısıyla biz yaptığımız çalışmalarda ana ürün olarak Diyarbakır’ın ovalarında kuru fasulyenin yetiştirilemediğini gördük. Nedenini araştırdığımızda bunun döllenmesini sağlayan polenlerinin çok sıcaklara denk geldiğini, böylece kuruduklarını ve bakla bağlamadıklarını gördük. Bu nedenle ana ürün olarak fasulye ekildiğinde ova kesimlerinde sıfır verim alınmaktadır. O zaman biz bunu ikinci ürün olarak deneyelim dedik ve 2010 yılında ilk defa denedik. Daha sonra gördük ki buğday hasadından sonra yapılan ekimlerde verim alınabilmekte ve yetiştirilebilmekte. Bu nedenle elde edilen ön bilgilerden sonra İlyas Akbalık adlı öğrencilerimizin bu konuda çalışmasını ve yüksek lisans çalışmasını yapmasını istedik. O da gayet güzel deneme yürüttü. Ve gördük ki yüzde 300’e varan verim artışları, çok güzel bakla bağlama ve gayet güzel ürünler elde edildi” diye konuştu.
“ÇİFTÇİLER FASULYE EKİMİNE BAŞLAYABİLİRLER”
Sonuçta, bölgede başka ürün alternatifi olarak kuru fasulyenin ortaya çıktığını kaydeden Şakar, “Diyarbakır ve bölgede rahatlıkla yetiştirilebilir. Tabi bu da sınırlı bir çalışmadır. 5 çeşit ve 3 tane ekim zamanı denenmiştir bu çalışmada. Dolayısıyla daha fazla çalışmalara ihtiyaç vardır. Hatta kuru fasulyede ıslah programına ihtiyaç vardır. Bundan sonra daha geniş çalışmalar yapılacak. Ama ortaya çıkan şey budur. Hemen bugünden çiftçilerimiz kuru fasulye ekimlerine başlayabilirler ve ikinci ürün olarak bu ürünleri yetiştirebilirler. İkinci üründe ekim zamanı belirlenmiştir. Tabi ki daha geniş çalışmayla daha geniş değişkenlik içerisinde en iyi çeşidi seçmekle ve yetiştirme tekniklerini geliştirmekle verim daha da arttırılabilir. Ama bu müjdeyi şimdiden verelim. Bu 5 çeşit içerisinde en iyisi Elkoca’dır. En iyi ekim zamanı 10-15 temmuzdur. Dolayısıyla böyle ekildiği zaman bayağı verim elde edilmektedir. Öyle tahmin ediyoruz ki dekardan 300-350 kilogram verim elde edilmektedir. Önümüzdeki çalışmalar bunu daha da arttıracaktır. Ama yeter ki çiftçilerimiz bunun ekimine başlasın ve bu milli ürünü bu bölgede yetiştirmeye başlayalım. Biz bu müjdeyi şimdiden veriyoruz. Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi her zaman çiftçilerin yanında olacak” ifadelerini kullandı.
“TAZE FASULYEDE POTANSİYEL FAZLA OLABİLİR”
Araştırmayı yaparken taze fasulye üretimi açısından da çalışmalar yaptıklarına dikkat çeken Şakar, “Taze fasulye açısından bölgenin potansiyeli belki kuru fasulye kadar belki de daha fazla. Çok güzel taze fasulye oldu. Hatta şunu söyleyebilirim daha uzun zaman da ekilebilir ve yetiştirilebilir olduğunu gördük. Buğday hasadından sonra 25 Haziran’dan başlayarak 7 Ağustos’a kadar ekim yapılabilir. Ve taze fasulye çok güzel bir şekilde hasat edilebilir. Dolayısıyla kuru fasulye yanında taze fasulyeyi de gözden geçirelim. Bu bulgularla, bu bilgilerle şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Diyarbakır hem kuru hem de taze fasulye açısından büyük bir potansiyele sahiptir ve dışarıdan bunların satın almasına gerek yok. Bu üretimle halkımızın ihtiyacı karşılandığı gibi dışarılara da satılabilir” diye konuştu.
Araştırmayı gerçekleştiren yüksek lisans öğrencisi İlyas Akbalık da Diyarbakır’da ikinci ürün ekiminde çok ciddi sıkıntıların olduğuna vurgu yaparak, “Mısırın ne kadar gelir getirdiği ortada. Mısırın bazı yıllarda satışı bu işi yapanlar için sıkıntı yaratabiliyor. Bu nedenle mısır dışında ikinci ürün olarak başka alternatiflerin bulunması gerekiyordu. Biz de de yaptığım çalışma sonucunda fasulyenin Diyarbakır bölgesi, ovaları ve yüksek kesimlerinde ekilebileceğini ve başarılı verimler elde edeceğini ortaya koyduk. Bu bence Diyarbakır için çok güzel bir çalışma oldu” dedi.
(İHA)