Sadi Özdemir
Enerji krizi kadar olmasa da ‘tarım ve gıda’ başlığı küresel boyutta ekonomileri sarstı ve en büyük stres konusu olmaya devam ediyor. Türkiye ise bu konuda birçok ülkeye göre daha avantajlı ve kendi ihtiyacını karşıladığı gibi ihracatını da hızla artırıyor. Paris’te düzenlenen dünyanın en büyük gıda fuarı SİAL’e katılan İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı’dan, üyelerinin yüklü miktarlarda yeni ihracat bağlantıları yaptığını öğreniyoruz. Taycı, Türkiye’nin fuarda, 350 firma ile 119 ülke arasındaki genel sıralamada katılımcı sayısı ve metrekare bazında 3’üncü büyük ülke olduğunu belirtiyor.
Taycı, 2021 ve 2022’nin 9 aylık dönemlerdeki ihracatın yüzde 32 ve yüzde 28 yükseldiğini hatırlatıyor ve şu bilgileri aktarıyor: “Hububat, tahıl, yağlı tohumlar ve 7 alt sektörde 2022 yılını 13 milyar dolarlık ihracatla tamamlayabiliriz. Fuarda, ABD, Avrupa, Ortadoğu ve Uzak Doğu ülkelerinden gıda ürünlerimize çok büyük talep var. Fuarda Rusya yoktu ama Türkiye’ye gelen Ruslardan ürünlerimize ayrıca ‘yüksek talep’ alıyoruz. Bu dönemde gıda sanayimizin işletme ve yatırım kredileri talebini karşılayacak ‘sektöre özel kredi paketi’ istiyoruz. Bunu yapabilirsek rekor kapasite artışları ve ardından da rekor ihracat rakamları görürüz. İşletme sermayelerimiz erimiş durumda. Müşteri var yatırım yapmalıyız ama kredi bulmakta zorlanıyoruz. Mersin, uzun süredir tüm Afrika ve Orta Doğu ile Orta Asya’yı hububat, bakliyat ve tahılda domine ediyor. İstanbul ise Ukrayna’daki tahıl ve hububatın küresel yönetim üssü haline geldi. Biz Türkiye olarak hububatta ‘hub’ olmuş durumdayız. Bundan sonra da tahıl borsasının merkez üssü İstanbul olarak kalmalı.” Kazım Taycı, enerji fiyatlarındaki hızlı yükselişin de büyük sorun olduğunu bu nedenle bütün sanayicilerin güneş enerjisi yatırımlarını da gündemlerine aldığını belirtiyor.
Tahıl koridoruna ‘zeval gelirse’ gıdada fiyatlar fena karışır
Rusya ve Ukrayna’nın, dünya tahılının yüzde 30’unu temin ettiğini hatırlatan Başkan Taycı, “Tahıl koridoru açıldığından beri 7 milyon ton ürün dünya piyasalarına çıktı. Bu, küresel tahıl ve dolaylı olarak gıda fiyatlarında yüksek ateşi büyük ölçüde söndürdü. 20 milyon ton tahıl da koridordan piyasaya akmaya devam edebilir. Bu akışta bir aksama ihtimali bile gıda fiyatları için büyük stres. Allah tahıl koridoruna zeval vermesin, bir zeval gelirse gıdada işler de fiyatlarda fena karışır” diyor ve ilginç bir bilgi de aktarıyor: “Koridor ateşi düşündü. Neredeyse bütün ürünlerde rekolteler çok iyi ama buna rağmen fiyatlar normalleşemiyor. Çünkü pandemi sürecinde bazı büyük fonlar gıda işine girdi ve biliyoruz ki onlar hedef kazançlarını feda etmezler. Bu nedenle gıda fiyatlarının eski haline dönmesi ciddi sabır istiyor. Birileri yüksek kâr peşinde ve bu da fiyatlar için ayrıca büyük soruna dönüşmüş durumda.”
Küçük ve orta boy firmalarımızı ihracatçı yapacağız
İHBİR Başkanı Kazım Taycı, 5 milyon dolar ve altı Küçük ve Orta Boy İşletmelerin (KOBİ) ihracatını artırmak için Ticaret Bakanlığı’ndan özellikle fuar destekleri konusunda ‘inisiyatif’ istediklerini bunun sağlanması halinde ilk etapta 200’e yakın KOBİ’nin kolundan tutup fuarlara götüreceklerini söylüyor. Taycı, “Biz diyoruz ki İHBİR olarak bu firmaları toparlayalım. Yurt dışında katıldığımız fuarlarda büyük metrekareli yerler kiralayıp üye firmalarımızı götürelim, yüzde 50 fuar teşvikini baştan biz ödeyelim, Bakanlık ile sonradan mahsuplaşalım. KOBİ’lerimizin dişine bir kan değsin, sonra zaten ihracat için çok istekli olacaklar” görüşünü savunuyor.
Lezzetlerimizi dünyaya tanıtmak için Türk dizileri ile masaya oturuyoruz
Yurt dışında Türk dizilerinin çok fazla izlendiğini belirten İHBİR Başkanı Kazım Taycı, şu anda yapımcılarla senaristlerle görüşme trafiği içinde olduklarını da açıklıyor ve şöyle devam ediyor: “Birinci önceliğimiz Güney Amerika, ikinci önceliğimiz Uzak Doğu ülkeleri. Bakanlığın açıkladığı Uzak Pazarlar Stratejisi’ni de bu çalışmayla gerçekleştirmiş olacağız. Güney Amerika’da birinci sırada Brezilya dizileri, ikinci sırada Türk dizileri izleniyor. Bu ülkelerde, Anadolu’ya has tat ve lezzetleri senaryo içine girerek sürekli ve subliminal mesaj olarak vermek istiyoruz. Bu, yapımcı ve senaristlerin de çok hoşuna gitti. Biz o ülkelerde bu ürünlerle ilgili uyandırmak istiyoruz.”