Uğur Gürses
Aşıklı’da Göbeklitepe gibi üzerinde hayvan motifleri bulunan kabartmalarla yükselen dikilitaşlar yok. Ya da Çatalhöyük’te olduğu gibi duvar resmileri ve heykelcikler yok. Ancak Neolitik dönemde yerleşikliğe ve tarıma geçiş sürecinin yaşandığına dair bir çok buluntu ve önemli veriler var. Ama ne yazık ki kamuoyunda değeri yeterince öne çıkmamış bir yerleşim.
İnsanlık henüz en yakın uzaya Ay’a seyahati henüz yapmamışken, Stanley Kubrick‘in 1968 yapımı filmi “2001: Bir Uzay Destanı’nın (2001: A Space Odyssey) yapım tekniği, gelecek tasarımı sunan görselliği ve tabii ki içeriği ile sinema tarihine kült bir yapım olarak geçti.
Filmin akıllara kazınan efsaneleşmiş sahnesinde ‘hayvanımsı’ insanlar ‘homo erectus’ hale geçmişlerdir ve henüz kendileri gibi olamayan türlerle su kaynağına sahip olmak için savaşırlar ve kazanırlar. Bu savaşta silah olarak kullanılan bir uyluk kemiğinin havaya fırlatılışını ve düşüşünde birkaç saniyelik planda uzayda seyreden bir galaktik gemiye dönüştüğüne tanık oluruz. Belki yüzbinlerce yıldan fazla bir dönem birkaç saniyede dönüşür. Evrenin zaman boyutunda olduğu gibi bu sahne anlamlıdır. Evinde pijamasıyla uzanmış bu filmi seyredenler için göz açıp kapayana kadar geçiyor bu zaman boyutu.
Ya bugün bunu anlamaya çalışan arkeologlara sorsaydık?
Aşıklı Höyük Kazı Başkan Yardımcısı Arkeolog Doç. Dr. Güneş Duru, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, katmanlı bir toprak kesiti fotoğrafına şunları yazıyordu:
“Fotoğrafta en az 200-250 yıllık bir dolgu görüyorsunuz, sadece 2.5 metre kazmamız on yıldan uzun sürdü. Yenmiş kemikler, savrulmuş küller, dışkılar eskiyen yapı malzemeleri, taş aletler ve kırık kişisel eşyalar. Bu yüzden tüm bu incecik katmanları en hassas şekilde kazmak, bulduklarımızı analiz etmek, gelecekte bulunacak yeni yöntemler için saklamak gerekiyor. Tüm toprağı elemek, yıkamak, içinde bitki kalıntılarını, yemişleri, küçük kemirgen ve hayvanları tespit etmemiz gerekiyor. Tarihöncesi arkeolojisinin amacı insanların gündelik yaşam pratiklerini, çevreyle ve diğer canlılarla olan etkileşimlerini, tekno-kültürel, bilişsel gelişimlerini, davranışsal ilişkilerini arkalarında bıraktıkları şeylerden anlamak olmalı. Tüm bu bilgiler bize hâlâ çok lazım. Biz 2006’dan bu yana, sıra dışı bir coğrafyada, özveriyle 1000 yıl kesintisiz, eşitlikçi ve barışçı yaşam sürmüş Aşıklı insanlarını anlamaya çalışan uluslararası bir ekibiz.”
Anadolu Efes’in daveti ile Aksaray il sınırları içindeki Aşıklı Höyük’e gittiğimde bu sahne aklıma geldi. Binlerce yıl içinde insanlığın geçirdiği evreler evrenin zaman boyutunda saniyelerle ifade edilebilirken, bugün anlamak için hem zaman hem de büyük bir çaba, organizasyon ve maddi güç gerekiyor.
Bugün Anadolu’da en heyecan veren arkeolojik alanlardan bir bölümü Neolitik döneme ait olanlar. İnsanlığın avcı toplayıcılıktan yerleşik düzene, ekip biçmeye başladıkları bir dönem niteliği taşıyor. Bunların bilinen olanlarında (daha popüler hale gelen mi demeli?) en başta Göbeklitepe (MÖ 10000-8000) ve Çatalhöyük (MÖ. 7400-5200) geliyor.