İş Bankası ve DÜNYA işbirliğinde düzenlenen geleneksel İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 44’üncüsü İzmir’de gerçekleştirildi. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, tüm olumsuzluklara rağmen tarımın cari fazla veren sektörlerden biri olduğunu belirterek, net bir tarım politikası uygulanması gerektiğini, bunun için 9. ve 10. kalkınma planlarındaki politikaların baz alınabileceğini söyledi.
Türkiye İş Bankası’nın DÜNYA gazetesi işbirliğiyle 2008 yılından bu yana gerçekleştirdiği İş’le Buluşmalar Toplantısı’nın 44’üncüsü İzmir’de düzenlendi. Kaya Termal Oteli Konferans Merkezi’nde gerçekleşen ve moderatörlüğünü DÜNYA Gazetesi (NBE) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın gerçekleştirdiği ‘Tarımda Teknoloji ve Sürdürülebilirlik’ başlıklı toplantıda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Türkiye’nin teknolojinin desteği ile tarımdaki hikayesini değiştirebileceğini söyledi.
Yoğun bir katılımla gerçekleşen toplantıda, İş Bankası olarak tarımı stratejik öncelikli alanlarının en üstüne koyduklarını ifade eden Aran, “Çünkü bazı kavramlar vardır ki ne kadar konuşursak konuşalım, biz bu kavramı içi doldurulmadıkça, somut fiillerle, eylemlerle iş yapmadıkça çok da büyük katkı olamıyor. Ülke olarak tarımın önemini, bizler için ne kadar kritik, ülkemiz için ne kadar stratejik olduğunu hep konuşuyoruz. Ancak bunun hakkını vermede önemli eksiklikler olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde artık tarımda da elimizi taşın altına koyarak, sektörde gördüğümüz eksikliklerin giderilmesi, bir takım sorunların aşılması ve tarımda farklı bir hikâyenin yazılması için son derece aktif ve etkin bir İş Bankası göreceksiniz” dedi.
Türkiye’nin ovaları, akarsuları, iklimiyle bir tarım ülkesi olma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Aran, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Aran, tarımla uğraşmanın her geçen gün çok daha meşakkatli hale geldiğini belirtti. Aran, “Tarımda kullanılan tüm girdilerin fiyatları artarken, devlet bunların fiyatı artmasın diye elinden gelen gayreti gösteriyor. Ancak artan fiyatlarla, fiyat artırmama arasındaki baskı altında ezilenler ve harcadığından daha az kazanan çiftçilerin bir sonraki yılı nasıl geçirebileceğini düşünmesiyle geçen kısır bir döngünün içerisine giriyoruz” diye konuştu.
“TARIM, CARİ FAZLA VEREN NADİR SEKTÖRLERDEN BİRİ”
Tüm zorluklara rağmen Türkiye’de tarım sektörünün halen cari fazla veren nadir sektörlerden biri olduğunun altını çizen Aran, 2021 yılında 22,9 milyar dolarlık ihracatı ve 17,2 milyar dolarlık ithalatıyla 5,7 milyar dolar cari fazla verdiğini aktardı. Sektörün son 10 yılına bakıldığında GSYİH içindeki payının 2011 yılında yüzde 8,2 iken 2021’de yüzde 5,6’ya düştüğünü, 2021 yılında Türkiye’de GSYİH yüzde 11 büyürken, tarımın yüzde 2,2 küçüldüğünü söyledi.
9. PLANDA GIDA GÜVENLİĞİ 10. PLANDA BESLENME VAR
Aran, “Tarımda pek çok şey söylüyoruz, pek çok vaatte bulunuyoruz. Ama sonuçlar, tarımda kesinlikle çok daha fazlasının yapılması gerektiğini gösteriyor. Net bir tarım politikasının oluşturulması ve uygulanması lazım” diyerek, şunları söyledi: “9. ve 10. kalkınma planlarında tarım politikasında yazılanlar, ne olması gerektiğinin ortaya koyuyor. Bizim, ne yapılacağını ortaya koyduktan sonra yapma, yapılanı takip etme ve ona ekleme konusunda biraz kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. 9. Kalkınma Planı’nda tarım politikasında hedef olarak gıda güvenliğinin sağlanması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapının oluşturulması unsurları yer alıyor. 10. Kalkınma Planı da toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini esas alan, ileri teknolojilere dayalı, altyapı sorunları çözülmüş, örgütlülüğü ve verimliliği yüksek, etkin ve talebe dayalı üretim yapısıyla uluslararası rekabet gücü artmış, doğal kaynakları sürdürülebilir kullanan bir tarım sektörünün oluşturulmasını içeriyor. Bu metinlerde çok az eksik bulursunuz. Çünkü bunlar oluşturulurken sektörün bütün oyuncularından, yıllarını bu konuya vermiş kişilerden fikir alınıyor.”
GIDA KRİZİYLE YÜZLEŞMEDEN HAREKETE GEÇMELİYİZ
Ekonomik olarak iyi bir seviyeye gelinmez, finansal olarak kalkınma sağlanmaz, milli gelir artırılmazsa tarımın ancak ekonomideki iyileşme kadar ilerleyebileceğine dikkat çeken Aran, şunları söyledi: “Türkiye’nin ekonomisi belli bir eşiği geçmezse, kişi başı milli gelirimiz belli bir seviyenin üzerine çıkmazsa tarımda kendi başımıza bir hikaye yazamayız. O yüzden ülkemizin kalkınmasıyla tarımdaki kalkınmayı paralel götürmemiz gerekiyor. Biz, üzerimize bu konuda hangi sorumluluklar düşüyorsa bunları yerine getirmeye hazırız. Yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna savaşı aslında gıda güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Nitekim bu savaşla birlikte Rusya başta olmak üzere daha sonra da Hindistan eklendi ve birtakım ülkelere de tahılların ihracatına koydukları yasakla tüm dünya şu anda önemli bir gıda krizini, gıda felaketini tartışıyor. Bu konuda elimizi çabuk tutmamız gerek. Umuyorum dünya açlıkla yeni bir krize girmeden, böyle bir gıda felaketiyle yüzleşmeden biz Türkiye’deki tüm kurumlar, kuruluşlar, bu konuya gönül verenler, devlet ve özel sektör el ele birlikte bu zorlukların üzerinden geliriz, hızla sorunlarımızı aşarız.” Tarımda sürdürülebilirlik, teknoloji ve finansın bir arada olması, Türkiye’de tarım bankacılığı konusunda farklı bir hikaye yazılması için yola çıktıklarını dile getiren Aran, “Çok önce yola çıksak da somut adımlarla ilk tarım ihtisas şubesinin açılışının bir milat olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.