Tarım politikasını yönetiyor olduğunuzu düşünün; ülkenize her yıl para harcamak için normal koşullarda 40 milyon turist geliyor, bunların 20 milyona yakını kişi başı geliri yüksek olan ülkeler ile orta gelirli ülkelerin geliri yüksek vatandaşları. Ülkenize geliyorlar, yeme-içme mekanlarını ziyaret edip, tarihi ören yerlerini, müzelerini geziyorlar, yaz-kış doğanın tadını çıkarıyorlar. Nihayetinde de para harcayıp, ülkemiz yurttaşlarına üreticilerine yıllık kabaca 30 milyar dolar gelir yaratıyorlar. Basit tarifi ile ihracatı kendi evimizde yapıyoruz. Bunla da kalmıyor; ülkelerine döndüklerinde tanışmış oldukları bir damak hafızası ve markalar kalıyor belleklerinde; ileriye dönük bir dış talep, ihracat potansiyeli.
Yeme-içmenin en önemli parçalarından biri yerel düzeyde üretilen içkiler. Bunda da en önde şarap geliyor.
Son yıllarda kamu politikalarında içki karşıtlığı öyle bir düzeye geldi ki üreticiler ve yerel tüketiciler, vergi artışları ve kısıtlamalarla baskı altına alınıyor. Son dönemde harcanabilir geliri hızla eriten yüksek enflasyonla da geçim zorluğu yaşan ücretliler için de içki tüketimi bir kısıt halini alıyor. Tarım politikasını yönetenlerin, zihinsel karşıtlığı ağır vergi uygulamak biçimde günlük yaşama yansıyor. Yaşam tarzına müdahalenin dolaylı bir yolu.
Ama işin bir de ihracata ve iç pazardaki turizme yansıması var.
O da Türkiye’nin potansiyel bir kaynağının bilerek istenerek, en iyi ihtimalle göz ardı edilerek, güdük bırakılması.
Sayılar aslında çok şeyi söylüyor.
Yüzölçümü olarak Türkiye’nin 10’da birinden küçük olan Gürcistan, Türkiye’nin 2 buçuk katı şarap üretimi yaparken, 23 kat daha fazla ihracat yapıyor. (OIV-2019 verisi) Evet Gürcistan şarabın en eski üretim yeri, ama bu topraklar da öyle.
Malum Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında ekonomik verilere bakarken, dikkatimi çeken şu oldu; Türkiye’nin tüm yıl boyunca 5.5 milyon dolarlık ihracat yaptığı 2020 pandemi koşullarında bile Gürcistan 210.3 milyon dolarlık şarap ihracatı yapmış. Bunun da 119.6 milyon dolarlık bölümünü Rusya’ya gitmiş. (AAWW 2020 verisi)
Batı komşumuz Bulgaristan bile 2020’de Rusya’ya 35 milyon dolarlık şarap ihracatı yapmış. Türkiye’nin tüm ihracatının 6 katından biraz fazlası.
Türkiye Rusya’nın ithalat listesinde bile görünmüyor; çünkü sıfır.
TÜİK’in dış ticaret verilerine göre; Türkiye 2021 yılında ise 2.6 milyon litre ihracat yaparken, 6.9 milyon dolar gelir elde etti. Hacim ve değer olarak 2010’lu yılların ortalaması civarında.
2020’deki düşüş anlaşılabilir; pandemi nedeniyle dış talep düştü. Malum, dış talebin ana kaynağı yurtdışındaki restoranlar. Uzun süre kapalı kaldılar. Perakende satışta ise çok küçük.
Son 20 yılda çok sayıda üretici giderek daha fazla biçimde kaliteli şaraplar üretirken, ihracat önce 4 milyon litre seviyesinden gerileyerek neden son dönemde bu denli yerinde sayıyor?
İç pazarda tüketici ağır vergilerle maliyet baskısı altına alınırken, turizmde pandemi, savaş ya da ikili ülke krizleri dışarıda bırakılırsa yükselen bir eğilim var. Bu da iç talebi görece ayakta tutuyor.
Peki Tarım Bakanlığı verileri ne söylüyor?
İç pazarın, pandemi koşullarından çıkış sürecinin ve açılmanın başlaması ile hızla yükseldiği ve toplamda 82 milyon litreyi bulduğu görülüyor.
Belirgin olan şey şu; ithalatın 2021’de toparlandığı ve talep açığını kapattığı görülüyor.
Bakanlık verilerine bakıldığında, ihracatın son 10 yılda gerilediğini, pandemi sonrasında hafif toparlansa da dış dengenin ithalat lehine döndüğünü görüyoruz.