Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ormanların iklim, su ve toprak rejimi üzerindeki olumlu etkileri ile milli bir servet olduğunu bildirerek, “restorasyon, imar ve ıslah etmenin yanında ormanları korumalı ve alanlarını artırmalıyız” dedi.
Bayraktar, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Çeşitli iklim tiplerinin bulunduğu ülkemizde son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle maalesef mevsimlerin sayısı azalmıştır” diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“İklim değişikliğinin etkisi ile dört mevsim iki mevsime düştü ve bahar mevsimleri ortadan kalktı. Ilık geçen kışlar ve sıcak geçen yazlar yaşıyoruz. Özellikle, kuraklık, sel, fırtına başta olmak üzere çeşitli afetleri yaşıyoruz ve bu afetlerden tarımın etkilenmemesi mümkün değildir. Bu etkileri azaltmak için özellikle orman ve su yönetiminde kalıcı ve akılcı çözümler bularak doğal kaynaklarımızı korumak zorundayız.
Bunun çözümü ise sera gazı emisyonlarının azaltılarak iklim değişikliğinin etkilerini gidermek, her biri karbon yakalama ve depolama yeteneği bulunan ormanların, sulak alanların, deniz ve kıyı ekosistemlerinin, çayırların, tarımsal alanların ve turbalıkların mevcut durumlarının korunması ve iyileştirilmesi ile mümkün olabilecektir.
Diğer taraftan çevresel değişimin, özellikle de iklim değişikliğinin, geçim kaynaklarının doğrudan doğal kaynaklara bağlı olduğu kırsal alanlarda gelir seviyesi düşük olan insanlar üzerinde orantısız bir etkisi olacaktır.
Toprak verimliliğinin tükenmesi ve orman kaynaklarının, su kaynaklarının, meraların ve balıkçılığın bozulması zaten gelişmekte olan birçok ülkede yoksulluğu daha da arttıracaktır.”
“Ülkemizde ormanların büyük bir bölümü yangın tehdidi altındadır”
“Coğrafi konumu itibariyle Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkemizde ormanlarımızın büyük bir bölümü yangın tehdidi altında bulunmaktadır” uyarısı yapan Bayraktar, “Toplam ormanlık alanın yüzde 60’ını birinci ve ikinci derece yangına hassas alanlar oluşturmaktadır” dedi. Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:
“İklim değişikliğinin etkisiyle sıcaklık artışlarının olması son yıllarda orman yangınlarını birlikte getirmektedir. Geçtiğimiz yıl maalesef ülkemizde Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi (EFFIS) verilerine göre 294 adet yangında 202 bin 699 hektar orman alanı kül oldu. Bu alan Aydın ilinin yüz ölçümünün 4’te biri alana ve yaklaşık 284 bin futbol sahası büyüklüğündedir.
Ayrıca 2021 yılında küle dönen orman alanımız son 10 yılda yanan toplam orman alanının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Diğer taraftan son 10 yılda, en fazla yangın çıkan yıl 472 yangın ile 2020 yılında yaşanmıştır. Bu nedenle orman yangınları ülkemiz ormancılığının öncelikli konuları arasında yer almalı ve orman yangınlarının çıkmasına, yayılmasına mani olmak için her türlü fiziki ve beşeri tedbiri almak zorundayız.
Orman yangınlarıyla mücadele tekniklerini geliştirmek ve güçlendirmek, yangına müdahale süresini kısaltarak yangın zararlarını en aza indirmek öncelikli görevimiz olmalıdır.
Dünyada en önemli karbon yutaklarından biri olan ormanlar büyük bir hızla azalırken, ülkemiz bugüne kadar yapmış olduğu ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve bozuk ormanların iyileştirmesi çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkelerdendir. Ancak orman varlığımızı sadece devlet destekleriyle değil bireysel olarak da üzerimize düşen görevle en azından ağaçları korumalı ve uygun şartlarla artırmalıyız”
“Ormanlar toprak erozyonunu önlediği gibi tarım arazilerinin, çayır ve meraların sellerden zarar görmesine mani olmaktadır”
Bayraktar, “ormanlarımızın tarım alanlarımızın zarar görmesini engellemektedir” diyerek orman varlığının artırılması gerektiğine dikkat çekti:
“Ülke yüz ölçümünün yüzde 29,4’ünü oluşturan orman alanlarımızı artırarak yangından zarar gören alanlarımızı telafi edemesek de yaralarımıza merhem sürmeliyiz. Ayrıca ülkemiz topraklarının büyük bir kısmı erozyon tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Tarım arazilerimiz ile çayır mera alanlarımız sellerden büyük zarar görmektedir. Ormanlar toprak erozyonunu önlediği gibi tarım arazilerinin, çayır ve meraların sellerden zarar görmesine mani olmaktadır.
Orman varlığımızın artırılması, orman tahribatlarının önüne geçilmesi şüphesiz çok önem arz etmektedir. Sanayileşmede yaşanan gelişmeler ve yerleşim alanlarının artması dolayısıyla karbon monoksit, kükürt asitleri, hidrokarbonlar ve azot oksitler gibi havayı kirletici maddelerin yanı sıra, motorlu taşıtların, enerji santrallerinin, sanayii tesislerinin, konut ısıtma sistemlerinin yakıt artıkları da çevreyi ve dolayısıyla havayı önemli ölçüde kirletmektedir. Bu kirliliği azaltmak için yeşil alanların artırılması, ormanların korunması ve ağaçlandırma çalışmalarının hızla devam etmesi önemlidir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, ülkemizde ağaçlandırma konusunda yapılacak çalışmalara her zaman öncülük edecek ve katkı sağlayacağız.
Küresel ısınmanın iklim değişikliğine olan etkilerinin azaltılması için ormanlara daha fazla önem verilmesi gerektiğini tekrar hatırlatarak 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nü kutlarım.”