Partisinin Mersin mitinginde çiftçiler ile esnafın sıkıntılarına değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Allah’ın izniyle iktidar olacağız, çiftçinin bankalara olan, tarım kredi kooperatiflerine borçlarının faizlerini ilk 1 haftada sileceğiz, sıfırlayacağız. Çiftçinin traktörü, hayvanları asla haczedilmeyecek. Esnafın da bankalardan veya esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız” dedi.
CHP, “Milletin Sesi” mitinglerine Mersin’den start verdi. Mitingde ilk olarak; çiftçi, esnaf, atanamayan öğretmen, işsiz üniversiteli vatandaşlar seslerini “halk kürsüsünden” duyurdu.
“Köylünün durumu çok kötü, ne olursunuz yardım edin”
Geçimini çiftçilik yaparak sağlamaya çalışan Kale Köyü’nden Naile Uyanık, kürsüden sorunlarını şöyle dile getirdi:
“Şu anda bahçelerimizin limonları satılmıyor, dalında kaldı. Limonumuz, portakalımız, mandalinalarımız… Gübrelerimizi alamıyoruz. Eskiden gübre 80 lirayken 400 liraya çıktı, çuvalı. İlacımızı alamıyoruz. Bu sene bırakmak zorundayız bahçelerimizi. Çok kötü durumu, köylü şu anda aç köylü aç. Eskiden bahçelerimizi satınca oğlumuzu, kızımızı evlendiriyorduk. Şimdi, ne oğlan ne kız… Bir çuval un alabilirse köylü ona da şükür etsin. Çünkü bir çuval un 200 lirayken, 50 kiloluk; şimdi 400 lira. 5 kilo, 5 kilo alıyor köylü. Çünkü alamıyor, çok kötü durumu köylünün. Ne olursunuz yardım edin. Türkiye duy sesimi.”
“Umutsuzluğa yer yok, bütün sorunları çözeceğiz”
Millet temsilcilerinin konuşmalarını, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte dinleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra kürsüden mitinge katılanlara hitap etti.
Konuşulanları içi dağlanarak izlediğini belirten Kılıçdaroğlu, “21. yüzyılın Türkiye’si bunu hak ediyor mu? 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar. İki üniversite bitiren işsiz geziyorsa bu ayıp kime ait? Türkiye’yi bu ayıptan çekip çıkaracağız. Bizim kitabımızda umutsuzluk yok. Bundan emin olmanızı istiyorum. Umutsuzluğa yer yok, bütün sorunları çözeceğiz” dedi.
“TÜİK’e sizin hakkınızı korumak için gittim”
Konuşmasında TÜİK’i niçin gittiğini de anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Enflasyon açıkladılar, aylık yüzde 3.51, yıllık yüzde 21.31. Bunlar devletin memuru mu, bunlar sarayın memuru mu? Arkadaşlar siz, evinizde eşiniz, çoluk çocuğunuz gidip alışveriş yapmıyor mu? Günlük harcamaları kontrol etmiyor mu, elektrik faturasına, su faturasına, doğalgaz faturasına bakmıyor mu, deterjan alırken görmüyor mu, ekmek alırken görmüyor mu, domates alırken görmüyor mu bunlar? Talimat gelmiş indireceksiniz.
Neden gittim? Türkiye İstatistik Kurumunun rakamları üzerinden emekli aylığını belirliyorlar, asgari ücretlinin aylığını belirliyorlar, memur aylığını belirliyorlar. Yani milyonlarca kişinin aylığını düşük rakamlar üzerinden belirlemeye çalışıyorlar.
Bir de akademisyenler var yani üniversiteden hocalarımız var, bu işin uzmanları var, onlar da oturdular bir hesap yaptılar ve onlar da aynı tarihte, aynı gün, aynı saatte onlar da rakamları belirlediler. Türkiye İstatistik Kurumu yüzde 3 belirliyor, onlar yüzde 9 belirliyorlar. Farka bakın Allah aşkına! Yıllık diyorlar enflasyon yüzde 21, hocalar diyor ki 21 değil yüzde 58. Hangisi doğru? Hocalar, eli kalem tutanlar, aklı başında olanlar, bir yerden talimat almayanlar doğruları halkla paylaşmayı şiar edinenler doğru rakamları söylüyorlar.
“Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez önümüze duvar ördüler”
Şunu bütün emeklilerin, bütün asgari ücretlilerin, bütün memurların bilmesini isterim. Ben TÜİK’e sizin hakkınızı korumak için gittim, oradakilere soracaktım siz hangi araştırmaları yaparak bu rakamları buldunuz diye. Kapı duvar. İlk kez, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez-milletvekilleri üstelik -bir yere giderken önümüze duvar ördüler. Sanıyorlar ki o duvar bizi esir alacak, duvarı aşmayacağız. Mersin’de, Mersinlilerin huzurunda ve bütün Türkiye’nin huzurunda açık ve net söylüyorum, sizin duvarlarınız vız gelir bize.
Hepsini halledeceğim. Vesayet diye bağırıyorlardı değil mi? Vesayetin ne olduğunu dün gördü herkes, bütün dünya gördü vesayetin ne olduğunu. Saray’ın emrine giren memurlar devlet memuru değildir artık onlar. Sarayın emrine giren ve talimatla iş yapanlar devletin memuru değillerdir. Tabii oldukları kanunun adı devlet memurları kanunu. Ama hayatta uyguladıkları yol, yöntem sarayın kuralları. Bu kuralları değiştireceğiz. Asgari ücretlinin, memurun, emeklinin hakkını savunmak sadece benim görevim değil, milyonların görevi, hepimizin görevi, ortak görev ve beraber yapacağız.”
“Çiftçinin ve esnafın sorunlarını çözmek boynumun borcudur”
Sözü çiftçiye getiren Kılıçdaroğlu, “Şu soruyu vicdanı olan herkesin kendisine sormasını isterim. Bir çiftçi niye zarar eder? Ve bu zararın sorumlusu kim? Başka bir şey daha. Bu ülkenin bereketli toprakları var, havamız var, güneşimiz var, karımız var, yağmurumuz var, imkanlarımız var, çalışkan insanlarımız var. Neden kendi çiftçimizi değil de dışarıdan arpayı, buğdayı, nohudu, mercimeği, fasulyeyi, canlı hayvanı, eti neden getiririz ve gümrük vergisini neden sıfırlarız? Bütün çiftçi kardeşlerimin düşünmesi lazım. Bu soruları şunun için soruyorum. Her birimiz kendi vicdanımızda bir muhasebe yapmak zorundayız. Yarın sandık gelecek ve gideceğiz, vicdanımızın sesini dinleyeceğiz. Eski alışkanlıklarımızı bırakacağız Türkiye’nin bereketi için, herkesin kazanması için beraber gideceğiz sandığa ve bir dikta yönetimini bu ülkeye farklı bakan bir yönetimi sandıkta alaşağı edeceğiz. Bunun sözünü veriyorum sizlere” diye konuştu.
“İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor”
Mersin’in muz konusunda önemli bir merkez olduğunun altını çizen CHP Lideri, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muz yetiştiricilerinin hakkını, hukukunu teslim etmek istiyorlarsa muz ithalatını ya durduracaklar veya yüksek vergi koyacaklar. Öncelik bizim insanımız. Çalışan insanımız, üreten insanımız, alın teri döken insanımız. İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor Türkiye’de. Çünkü çiftçi ekersem zarar ederim diyor, mahvoldum diyor. Tarım kanununun 21.maddesi var çiftçiye en az milli gelirin yüzde 1’i oranında teşvik verilir diyor. Bugüne kadar hiç uygulanmadı 2016 yılından beri. Yapacağız.
Diyorlar ki, doğrudan gelir desteğini artırdık. Aile işletmesi 5 dönüme kadar. 2016’da 5 dönüme kadar olanlara dönüm başına 100 lira veriyorlardı. Şimdi hangi yıldayız? 2021. Dönüm başına kaç lira veriyorlar? Yine 100 lira veriyorlar. Siz parayı zaten pul ettiniz kardeşim hani teşvik, nerede teşvik bunlar? Bunların hiçbirisi yok.
“CHP iktidarında çiftçinin borçlarının faizini sileceğiz”
Mersinli bir çiftçi bana şöyle bir mesaj atmış, bu mesajı sizlerle paylaşmak isterim. “Sayın Cumhurbaşkanı ülkede ekonomide kurtuluş savaşı olduğunu söyleyip çiftçileri savaşa davet ediyor” diyor ve şöyle devam ediyor çiftçi arkadaşımız: “Çiftçinin silahı gübre, mermisi mazot, savaş uçağı tohum, tankı enerji. Mühimmat olmadan çiftçi nasıl savaşacağını bilmiyor.”
Mühimmatın tamamını elinden aldın kurtuluş savaşı veriyorum diyorsun senin ne kurtuluşla, ne savaşla hiçbir ilgin yok. Senin bütün hedefin Saray’ında, koltuğunda nasıl otururum ve nasıl büyütürüm servetimi, nasıl Türkiye’de fakire, fukaraya, çiftçiye, emekliye zulmederim. Senin yaptığın sadece bu.
Çiftçi kardeşlerime söylüyorum. Bir; Allah’ın izniyle, sizlerin desteğiyle iktidar olacağız, çiftçinin bankalara olan, tarım kredi kooperatiflerine borçlarının faizlerini ilk 1 haftada sileceğiz, sıfırlayacağız. Çiftçinin traktörü, çiftçinin hayvanları asla haczedilmeyecek. Ziraat Bankası çiftçi dostu bir banka olacak. Gazi Mustafa Kemal ne diyordu? “Çiftçi milletin efendisidir”. Söz veriyorum Mersin’in Umut Meydanı’ndan söz veriyorum. Çiftçiyi gerçekten de bu milletin efendisi yapmak benim boynumun borcu olacaktır.
Esnafa da söz verdi
Aynı şeyi esnaflar için de yapacağız. Bankalardan veya esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Diyor ya faize karşıyım. Faize karşıysan neden bu faizler var, neden bunları silmiyorsun, hangi gerekçeyle silmiyorsun? Yine esnafın başvuracağı yer yok. Derdi olunca nereye başvuracağını bilmiyor. Bütün Türkiye şahit olsun, Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi esnaf bakanlığını kurmaktır. Esnafın da bir bakanlığı olacak, yüzü gülecek. Halk Bankası’nı gerçekten bir esnaf bankası yapacağız. Esnafın nereden ne kadar ucuz kredi aldığını herkes görecek ve göstereceğiz. Esnaflar bilsinler ki onların bütün sorunlarını çözmek, çiftçinin sorununu çözmek gibi benim boynumun borcu olacaktır.
“Yoksulluğu tarihe gömeceğiz”
Ve yine söz veriyorum, harcadığımız her kuruşun hesabını millete vereceğiz. Para benim param değil sizin paranız. Sizin paranızı harcarken size hesap vermek benim namus borcum olacaktır.
Yine söz veriyorum, 84 milyonu Londra’daki tefecilere mahkum ettiler, vergilerin büyük bir kısmı oraya gidiyor, oraya harcanıyor ve gönderiliyor. Üreten, alın teri döken, bu memleket için çalışan herkesin hakkını, hukukunu koruyacağım, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet etmekten kurtaracağız, bundan da emin olmanızı isterim.
Umut Meydanı’ndan Türkiye’ye söz veriyorum: Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Bu ülkede yoksulluk olmayacak. Yoksulluğu idare ettiler, biz yoksulluğu bitireceğiz ve yoksulluk olmayacak.
“Türk Lirası, Bulgaristan’ın Levası karşısında bile yerlerde sürünüyor”
Biz “yurtta sulh, cihanda sulh” diyenleriz. Biz kendi ülkemizde de, dünyada da barıştan yanayız, huzurdan yanayız. İktidar olduğumuzda Suriye’yle barışacağız, Mısır’la barışacağız, İsrail’le barışacağız, Libya’yla barışacağız, bütün ülkelerle barışacağız, kavga etmeyeceğiz. Göreceksiniz o zaman Mersin’deki tırlar Ortadoğu’ya nasıl çalışıyor. Mersin’deki sanayici Ortadoğu’ya nasıl çalışıyor? Mersin’in iş insanları, Afrika’ya nasıl seferler yapıyor. Göreceksiniz Ro-Ro seferleri nasıl ve yeniden niçin açıldı? Bütün bunların hepsini yapacağız. Sanayici rahatlıkla üretim yapacak ve önünü görecek. Türkiye’yi büyütmenin yolu budur.
Ve bir şey daha söylüyorum. Türk Lirası’nı pul yaptılar. Dolar karşısında, avro karşısında, hatta Bulgaristan’ın Levası karşısında bile yerlerde sürünen bir para oldu. Türk Lirası bu ülkenin şerefidir, bu ülkenin namusudur. Türk Lirası’nı yeniden hak ettiği yere getirmek bizim boynumuzun borcudur. Bu iktidarın görevi, yeni izledikleri politika; milleti fakirleştirmek, milleti süründürmek. Bizim fakirliğimizi satmak istiyorlar, dolar baronlarına satmak istiyorlar, batının emperyal güçlerine bizim fakirliğimizi satmak istiyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. Türkiye’yi hak ettiği görkemli yere çıkaracağız.
“Gençlerin hayalleri benim hedefim olacak”
Sevgili gençler; demokrat amcanız olarak söylüyorum, sizin hayalleriniz benim hedefim olacaktır. Hiçbir hayalinizi yere düşürmeyeceğim. Bütün gençlere sesleniyorum, umutsuzluğa kapılmayın, göreceksiniz Türkiye nasıl şaha kalkıyor. 6 ay içinde çarkların nasıl döndüğünü göreceksiniz. 6 ay içinde Türkiye’nin nasıl rahatladığını göreceksiniz. 6 ay içinde Türkiye’nin, bu ülkede yaşayan insanların sokaklarda nasıl başı dik gezdiğini göreceksiniz.
“Geliyor gelmekte olan”
Hiç unutmayın, biz Kuvayı Milliyeciyiz ve biz ülkemizi seviyoruz, insanlarımızı seviyoruz. Evet arkadakiler belki duymuyor ama ben ifade edeyim, “Patates soğan, güle güle Erdoğan” diyor arkadaşımız. Göndereceğiz, göndereceğiz. Değişim rüzgarları esiyor artık Türkiye’de. Buna karşı durmak mümkün değildir. Hangi duvarı örerlerse örsünler, halk varsa her şey bitmiştir.
Türkiye coğrafyasından halkın şaha kalktığını, hak istediğini, adalet istediğini göreceksiniz, halkın kavga değil, kucaklaşmak istediğini göreceksiniz. Buradan herkese söylüyorum, duyar mı bunu Saray? “Ey Saray duy” diyeceğiz, duy. “Geliyor gelmekte olan” diyeceğiz. Beraber söyleyeceğiz.
Şimdi buradan ben söyleyeceğim lütfen birlikte tekrar edelim. Mersin’den Hakkari’ye, İzmir’e, Trabzon’a, Çankırı’ya, Çorum’a, Yozgat’a, Uşak’a, Denizli’ye, Hamburg’a, Paris’e, Almanya’ya, Fransa’ya selam olsun, selam olsun, selam olsun, geliyor gelmekte olan.”
Kaynak: www.gidahatti.com