Giray Kömürcü
Dünyayı adeta kanser hücreleri gibi sarmış olan biz insanlar yaptıklarımızla sadece kendi türümüzü değil tüm dünya yaşamını da tehdit ediyoruz. Bir paradigma değişimi gerçekleşmediği takdirde belki de elli – yüz yıl içinde bugünden çok daha zor koşullarla karşı karşıya kalacak ve neslimizi sürdürmekte zorlanacağız.
“Dünyayı ve insanlığı kurtaracak bir süper kahraman gelmeyecek. Onu sadece biz kurtarabiliriz!” 1 buçuk yıl kadar önce, tam da pandeminin başlangıcında raflardaki yerini alan kitabım Nasıl Bir Gelecek?’in arka kapağında yazıyordu bu cümle. O günden bu güne ne değişti diye bakıyorum da, çok değil aslında. İnsanoğlu aynı vahşilikte tüketmeye devam ediyor. Kapitalizmin kanser gibi sardığı dünyamızda yarattığı tahribat azalmayı bırakın artarak devam ediyor. Doğal afet olarak niteleye geldiğimiz yangınlar, seller de işte tam da bu tahribatın sonuçları. Sebepleri değil bakın sonuçları. Doğal değiller artık çünkü. Doğal demek doğaya hakaret.
Maalesef hâlâ asıl yoğunlaşılan noktaysa bu felaketlerle nasıl başa çıkabileceğimiz. Yangınları nasıl daha etkili söndürebiliriz, erken alarm sistemi kurabilir miyiz, sel felaketlerinin yaşanmaması için yapılaşma ve kentsel mimarinin nasıl tasarlayabiliriz gündemimizi meşgul eden ana sorular. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada da durum aşağı yukarı bu şekilde.
Oysa geçmişte değilse bile son yüzyılda, özellikle de son 20-30 yılda yangınlar, seller ve kuraklık depremlerden farklı bir yapı arz ediyor. Depremlerin oluşumuna insanoğlunun dahli olmadığından ancak sonuçlarıyla mücadele edebiliriz. Keza benzer bir zihniyetle yangın ve sellerden de en az nasıl etkilenebiliriz diye düşünüyor ve hareket ediyoruz. Elbette bu çabalarımız anlamsızdır demek istemiyorum. Elbette ki bu felaketlerden en az etkilenmek, kendimizi ve diğer tüm canlıları korumak için alınabilecek tüm önlemleri almak, verilecek tüm mücadeleyi vermek zorundayız. Zaten bunu yapmadığımız durumda pozitif geri besleme ile felaketlerin sıklığı da şiddeti de giderek artan bir hızda çoğalmaya mahkûm. Çünkü bu felaketler de doğanın dengesinin daha fazla bozulmasına sebep oluyor. Yangınlar küresel ısınmanın şiddetini arttırıyor, seller ormanlık alanları, verimli arazileri tahrip ederek benzer etkiler yaratıyor.