Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım, gıda fiyatlarındaki artışta, ilk olarak akla aracıların geldiğini, üreticiden ucuza alınan ürünün tüketiciye pahalı ulaştığını belirterek, “İşin bir başka boyutu var. Tarladan fabrikaya oradan da sofralara veya ihracata giden ürünlerdeki fiyat artışı. Gıda ürününün konulduğu ambalajdan etikete, teneke kutudan cam kavanoza kadar olan malzemelerin çoğunun ya kendisi ya da hammaddesi ithal ediliyor. İthalat nedeniyle de özellikle koronavirüs pandemisi döneminde fiyatlar ürüne göre yüzde 45 ile yüzde 100 oranında arttı. Bazılarında döviz bazında yüzde 100 artış oldu. Bu fiyat artışının faturasını da elbette tüketici ödüyor.” diye yazdı.
Satın alınan ambalajlı gıdalarda sadece içindeki ürüne para verilmediğini, ambalajdan etikete kadar ödeme yapıldığına işaret eden Yıldırım, “Öyle ki, ödediğimiz paranın bazen sadece yarısı ürüne gidiyor. Bir kaç örnek vermek gerekirse, kurutulmuş domates, yarı-kurutulmuş domateste ambalaj ve diğer malzemeler ürün maliyetinin yüzde 35 ila yüzde 40’ını oluşturuyor.
Turşu, közlenmiş biber, közlenmiş patlıcan, soslarda bu yan malzemelerin maliyeti ortalama yüzde 45 civarında. Reçel, helva, tahin, baharat ve benzeri ürünlerde bu oran yine yüzde 35-40 seviyesinde. Zeytinde ambalaj maliyeti yüzde 60 düzeyinde.” ifadelerini kullandı.
Ali Ekber Yıldırım, ihraç edilen konserve sebzelerde; tohum, gübre, ilaç, ambalajla birlikte üretim ve taşıma sürecinde kullanılan doğalgaz, mazotun da yabancı olduğunu kaydederek, “Yurtdışına giden konteyner yabancı, konteynerin çıkış yaptığı liman işletmesi yabancıda. Tarlada çalışmak zorunda kalan Suriyeli işçiler.” dedi.
Yazının tamamı için tıklayın…