İrfan Yalın
Sanayi devrimin yaşanmasında ve bugün ulaştığımız medeniyetin şekillenmesinde, “patates” yetiştirilmesinin ve gıda olarak kullanılmasının büyük payı var.
Öngörü içermeyen tarım politikaları nedeniyle bazen yokluğunu, bazen de çokluğunu konuştuğumuz patates, kömür, buzdolabı, çamaşır-bulaşık makinesi, fırın, bilgisayar, şofben ve halı gibi, AKP’nin seçime dönük “oy” oltasına takılan yemlerden biri oldu. Daha önce beyaz eşya dağıtımındaki izdiham görüntüleri geçtiğimiz günlerde patates çuvallarını kapmak için de yaşandı. Aslında beyaz eşyadan başlayan bu dizgedeki sıranın patatese kadar inmesi bile yaklaşılan yol ayrımını gösteriyor; ekonominin yapısı hakkında somut şeyler söylüyor, olmalı! Yani Neşet Ertaş’ın dediği gibi “yolun sonu görünüyor”, pandemi şartlarında çuvallara uzanan yüzlerce elin “mesafesiz” kargaşası, yoksullukla savaşan insanlarımızın yaşama tutunma mücadeleleri hakkında somut gösterge oluyor.
Patatesin yoksul halk kitlelerine dağıtılması, üretiminin teşvik edilmesi ve farklı pişim şekilleriyle özendirilerek sofralara taşınması yüzyıllar boyunca -bizdeki gibi sadece seçim kazanmak için değil- geçim için, ayakta kalmak, beslenebilmek, yaşama tutunmak adına uygulanmış. Patates başta Avrupa olmak üzere tüm coğrafyalarda sosyal yapının şeklini belirleyen, halkın kaderini değiştiren, insanların yarına ait ümitlerini yeşerterek günümüz teknolojisinin yakalamasında ateşleyici ürün olmuş. Patates sayesinde milyonlarca kişi tok karınla yatağa gidebilmiş, yaşamını idame ettirip ayakta durabilmiş. Patates olmasaydı bugün nasıl bir yaşamımız olurdu sorusuna en iyi cevap, elektrik, sanayileşme, bilimsel gelişmelerin ardışık yüzü ve günlük hayatımızda kullandığımız tüm teknolojik kolaylıkların tamamını -bir an için de olsa yok farz ederek- kendimiz de verebiliriz. Yani demek istiyorum ki, patates olmasaydı dünya tarihi farklı yönde gelişir, belki de bugün Orta Çağ Avrupa’sının açlık-yoksulluk dolu karanlık günlerini tekrar yaşıyor olabilirdik.