Türkiye’nin en ünlü sokak lezzetlerinden biri olan simit, yediden yetmişe hemen herkesin severek tükettiği bir unlu mamul. Ancak taş fırında, odun ateşinde pişerek nar gibi kızarmış bir simide asıl lezzetini veren susamı.
Ancak Türkiye’nin ürettiği susam tüketimine yetmiyor. Yılda yaklaşık 150 bin ton susam tüketiyoruz. Üretimimiz ise bunun onda biri civarında. Bu nedenle en çok susam üreten ülkelerin başında gelen Nijerya ve Etiyopya gibi Afrika ülkelerinden susam ithal eden Türkiye her yıl milyonlarca dolarlık susam alıyor.
Oysa güneybatı Anadolu coğrafyası susam üretimi için oldukça elverişli. Türkiye’nin en çok susam üreten illerinin başında Antalya geliyor. Adana, Mersin, Manisa ve Uşak önemli susam üretimi yapılan iller.
Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Değirmenözü köyünde susam üretimi geleneksel bir uğraş.
Susuz yetiştirilen susam yaz sonunda Eylül ayında hasat ediliyor. Demetlenerek huni şeklinde tarlalarda kurumaya bırakılan susam bitkileri kuruyunca kapsülden çıkarılan tohumlar elenip çuvallara dolduruluyor. Bir kısmı köyün geleneksel mutfağının vazgeçilmez tatlarına dönüşme üzere ayrılan susamların kalanı komşu köy olan Çaltepe’nin Tol Mahallesinde bulunan tahin değirmenlerinde öğütülerek tahine dönüştürülüyor.
Antalya’nın ünlü piyazının vazgeçilmezi olan tahinin lezzeti, kentin dört bir yanında yetiştirilen susamlardan geliyor. Ardıç odunu ile ısıtılan fırınlarda yavaş yavaş kavrulan susamlar öğütülerek tahine dönüşüyor.
Kış aylarında Değirmenözü evlerinden kavrulmuş susam ve taze çekilmiş tahin kokuları dar sokaklara yayılır. Bir zamanlar ekilmemiş tarla bırakılmayan Köprüçay Vadisi’nde göçle birlikte boşalan köylerde son yıllarda az da olsa üretime dair kıpırdanmaların olması sevindirici. Değirmenözü köyünde halen susam ekip biçen, bu eski üretim kültürünü yaşatan insanların olması umut verici.
Torosların üreticileri türkü söyleyerek ekip biçer. Yeter ki “dirlik düzenlik” olsun. Tarımda özellikle yağlı tohumlarda dışa bağımlılıktan kurtulmanın tek yolu suya bağımlı olmayan ve çok tüketilen susam gibi ürünlerin teşvik edilip desteklenmesi.
Sadece Akdeniz ve Ege’nin vadilerinde bulunan ve göçle birlikte boşalarak umudunu, geleceğini turizmde arayarak ucuz iş gücüne dönüşen vadilerin genç nüfusunun üreteceği susam Türkiye’ye yeter de artar bile.
Tohumda, fidede ve gübrede bağımlı, tek tip ürüne yönlendirilen üreticiler ürettikçe batarken, domatesin kilosu tarlada 30 kuruşa düşerken, en çok tüketilen ürünlerden biri olan susama yılda yaklaşık 250 milyon dolar para ödemek, tarımdaki plansızlığın çarpıcı sonuçlarından biri.
Bugün Türkiye’de üretilen susamın kilosu ortalama 15 TL’den alıcı bulabiliyor.
Üretim desteklenirse kırsal yoksullukla mücadelede hem de ithalatın azaltılmasında önemli bir yol alınmış olacak.
Değirmenözü köyünün susam üreticilerine bereketli olsun diyelim…
(Yusuf Yavuz)Tohum & Toprak Dostluğu