Leyla Kılıç
İstanbul Beykoz’da bulunan köyde yaşayanlar “Burayı İstanbul’un tarım köyü yapacağız. Atatürk’ün Cumhuriyeti’ne yaraşır bir köy olacak” dedi. Pandemi sürecinde üretimin önemine dikkat çeken köylüler, “İstanbullular gelsinler ve temiz tarımla burada buluşsunlar” ifadelerini kullandı.
İstanbul’un Anadolu yakasında Beykoz’da tarımın can bulduğu Cumhuriyet köyü, İstanbul’un gıda ihtiyacını karşılamak için üretiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Dünya Çiftçiler Günü’nde İstanbul’un çeşitli köylerine dağıttığı fidelerle üretime katkıda bulunan çiftçilerle, ekim yaptıkları tarlalarda bir araya geldik.
Köyde üretim yapan çiftçilere İBB tarafından toplamda 170 bine yakın fide dağıtıldı. Fide yardımının ekonomik olarak üzerlerinden büyük bir yük aldığını kaydeden Cumhuriyet köyü muhtarı Ali Durmuş, “Salgın sürecinde hepimiz üretimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladık. Tarıma dönüş anlamında köyümüzde yüzde 200 artış yakaladık. 170 bin fidanın tanesi 1 TL olsa çiftçi için büyük bir maliyet.
Bu destek böyle bir süreçte bizi rahatlattı. Devamında gübre ve sulama hortumu desteğinin de olabileceği söylendi” dedi. İstanbul’da doğal ve temiz tarım örneği ile üretim yaptıklarını kaydeden Durmuş, “Cumhuriyete yakışır üretim yapıyoruz. Kadınlara öncelik verilen tarım faaliyetlerimiz ile kadınlara istihdam sağlıyoruz. Ekilip biçilen ürünlerimizi Beykoz Belediyesi’nin yeni kurduğu pazaryerimizde İstanbulluya satışa sunacağız. İstanbullu buraya gelerek doğal domates, biberin toprakta nasıl yetiştiğini görebilir. Burayı İstanbul’un tarım köyü yapacağız. Atatürk’ün Cumhuriyeti’ne yaraşır bir köy olacak” diye konuştu.
Bahçesine konuk olduğumuz Saadet Sancak, (54) doğma büyüme Cumhuriyet köylü. Babasından öğrendiği çiftçiliği sürdürdüğünü söyleyen Sancak, “Bu mahsullerin tamamında yanık hayvan gübresi kullanıyoruz. İlaç asla kullanılmıyor. Doğal tedbirler alıyoruz. Tarım müdürlükleri tarafından yapılan analizlerde de bunu tamamen kontrol edecekler. Topraktan sofraya doğal şekliyle ilaçsız tüketilecekler.
Salgın sürecinde gıdaya ihtiyacın önemi arttı. İstanbullular gelsinler ve temiz tarımla burada buluşsunlar. Ben 25 senedir bu işi yapıyorum. Komşularımızla ailemizle beraber birlik içinde ekip biçiyoruz, topluyoruz” ifadelerini kullandı. 10 dönümlük arazide ekim yaparken yanına uğradığımız 15 senedir çiftçilik yapan Bayram Ali Yılmaz (46) da salgın sürecinin tarımın ve özellikle de yerli tohumun önemine vurgu yaptığını söyledi.
‘TOPRAK GÜLDÜRÜR’
10 yıldır Cumhuriyet köyünde üretim yapan Ziraat Teknikeri Mahmut Özbakış (36) ise 50 dönümlük alanda ekim yapıyor. Komşularına teknik anlamda destek verdiğini kaydeden Özbakış, “İBB’nin dağıttığı 20 bin civarı sebze fidesini 20 dönüm arazide değerlendirdik. Bir ay sonra biberler vermeye başlar. Domatesler de 2 ay sonra. Salgın sürecinde arazilerin boş kalmaması gerektiğini anlamış olduk.
Toprağa tohumu, fideyi koyduktan sonra o sizin yüzünüzü güldürür. Bu yaşanan süreç sonrası anlıyoruz ki çiftçinin daha çok desteklenmesi gerekiyor. Türkiye çapında bu çiftçiye her anlamda destek verilirse kimseye ihtiyaç duymadan üretiriz. İBB bu fideleri dağıtmasaydı ben bu yıl en fazla 8 bin fide alabilirdim. Gücüm ona yeterdi” dedi.
Özbakış, verilecek destekler ile İstanbul’un tarım arazilerinin işlenmesi sonucunda, kentin gıda ihtiyacının önemli bir bölümünün bu topraklardan karşılanabileceğini kaydetti.
Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr