Karantina günlerinde başlayan stok talebini karşılayan gıda sektörü, Covid-19 sonrasına hazırlanıyor. Yerli üretim en büyük trend olarak öne çıkarken, salgını atlatan sektör oyuncuları ekonomik yıkımın altında kalmaktan endişeli.
Pandemi sürecinde özellikle stok alışverişleri ve ticaret kısıtlamaları ile gündeme gelen gıda sektörü, salgın dönemini diğer sektörlere göre nispeten daha az hasarla atlatmış gibi görünse de özellikle salgın sonrası için beliren derin ekonomik kriz riski endişe yaratıyor.
50 bine yakın işletme ile 520 bine yakın istihdam yaratan, 230 milyar liradan fazla üretim değerine ulaşan gıda ve içecek sanayi, salgın döneminde faaliyetlerine devam ederek verdiği önemli sınavın ardından şimdi yeni döneme hazırlanıyor.
Sektörün 40 milyar TL’lik bir ekonomik değer yarattığına işaret eden Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz ile salgın dönemi ve sonrasında gıda ve içecek sektörünün durumunu konuştuk.
– Corona virüsü salgını ile birlikte özellikle stok davranışının da arttığı bu dönemde, sektörün arz güvenliğini sağlamak için aldığı aksiyonları değerlendirir misiniz?
Salgının ilk günlerinde gözlenen stoklama davranışı büyük oranda geçici bir talep patlaması yarattı, daha sonra sönümlendi. Tüketici daha ziyade evinde depolayabileceği, raf ömrü uzun ürünlere yöneldi, bu talep de bir şekilde karşılandı.
Asıl sorun olabilecek taze sebze meyve, yumurta gibi gıdalarda da kısa vadede sorun yaşanmadı. Stoklamaya yönelik talep artışından daha önemli bir sorun, uluslararası ticaretin yavaşlaması ve hatta durması nedeniyle bazı hammaddelerde arzın yetersiz olması ve fiyat artışı görülmesi oldu.
ÜRETİME DÖNEMEYECEKLER
– Sonbahar ile birlikte bir gıda sıkıntısı riski söz konusu mu?
Tarımsal üretimde en az aksama yaşanması için girişimlerde bulunuldu. Bunun yanında, Covid-19 salgını ile birlikte yaşanan hammadde sıkıntıları, ekonomik sıkıntılar, istihdam sorunları gıda ve içecek üreticilerinin en büyük endişesi.
Salgın sürecini atlatsak bile karşılaşılan ekonomik yıkım nedeniyle bazı işletmeler yeniden faaliyete geçemeyecek, bazı çalışanlar işlerine geri dönemeyecek. Bu durum gıda arzında bir daralmayı beraberinde getirebilir. Ama bu daralmanın boyutları sis ortadan kalktığında daha açık şekilde görülebilecek.
Üretim yerlileşecek, en önemli ihtiyacımız hammadde akışı
– Salgın sonrası gıda ve içecek piyasasında dönüşüme dair öngörüleriniz nelerdir?
Covid-19 salgını ilk değil, son olmayacak. Önümüzdeki dönemde yaşanabilecek olası krizlere yeni bir bakış açısıyla yaklaşmamız gerektiği görüldü. Ülkelerin önce kendi vatandaşlarının güvencesini sağlamaya yönelecekleri, bu nedenle yerli üretime daha fazla ağırlık vereceği söylenebilir.
Bu imkanı ya da vizyonu olmayan ülkeler ise daha fazla kaynak bulma arayışına girecek. Kısa dönemde ihracat kısıtlamaları bekleniyor. Tüketicilerin tüketim alışkanlıklarının değişeceği; ambalajlı gıda gibi daha güvenilir ürünlere yönelen, evden alışveriş sistemlerini tercih eden bir tüketici profilinin oturacağı düşünülebilir.
– Sektörün üretim, satış ve ihracat hacmine dair beklentileriniz ne?
Belirgin bir düşüş bekliyoruz ancak net veriler dile getirmek için henüz erken. Sektörün en önemli ihtiyacı kesintisiz hammadde akışı. Devletin özellikle gümrüklerde bu akışı yavaşlatan durumları önlemesi gerekiyor.
Kaynak: www.sozcu.com.tr