Tarım sektörünün ithalata bağımlılığının yarattığı risklere vurgu yapan Ali Ekber Yıldırım, soya ve ayçiçek yağında sıkıntı yaşanacağını söyledi.
Uzun yıllardır yazdığı yazılarla çiftçinin sesi olan tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın corona virüsünün tarımdan gıdaya etkilerini anlattığı yazı dizisi bugün de devam ediyor.
Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve sahip olduğu tarımsal güce bakıldığında dünyada gıda kıtlığını yaşayacak en son ülkelerden biri olması gerekirken acil önlem alınmazsa birçok üründe sıkıntı yaşanabileceğine vurgu yapan Yıldırım, ithal ürünlere dikkat çekti.
Sürecin tarım ve hayvancılık sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğini anlatan Yıldırım, salgın uzarsa buğday ithalatında da sıkıntı yaşanabileceğini belirtti.
AYÇİÇEK YAĞI SIKINTILI
– Hangi ürünlerde kıtlık sıkıntısı yaşanabilir?
Mesela soya. Soyayı tüketici doğrudan alıp tüketmiyor belki ama Türkiye’de hayvancılık ve yem sektörü büyük ölçüde soya tüketimine dayalı. Türkiye’nin soya ihtiyacının sadece yüzde 5’ini Türkiye üretiyor. Yüzde 95’ini ithal ediyor.
Soya ile ilgili kısa vadede bu üretimi yapamayacağımız için ya çok pahalıya ithal edeceğiz ya yerine başka ürünler koyacağız. Soyada bir sıkıntı olacak.
Bunun yansıması da hayvancılık sektörüne olacak. Bu kısa sürede yem fiyatlarına yüzde 10-20 civarında zam geldi. Temel nedeni soya, mısır ve diğer yem ham maddeleri.
– Ayçiçeğinde durum nedir?
Türkiye ayçiçeği ihtiyacının yüzde 66’sını kendisini karşılıyor. Yüzde 33’ünü de ithal ediyor. Gıdada ayçiçek yağının Türkiye’de çok ciddi tüketimi var.
Ayçiçek yağında sıkıntı yaşayabiliriz çünkü ayçiçeği çekirdek aldığımız Rusya, Kazakistan hazirana kadar yasakladı. Bulgaristan, Ukrayna ve Macaristan’dan alabiliriz bu ürünleri ama pahalıya alacağız.
Dolayısıyla faturamız büyüyor. Aynı zamanda ayçiçeği küspesi yemde kullanılıyor ve fiyatlar artmaya başladı. Çünkü üretimimiz yetersiz. Diğer taraftan mısırda da sıkıntı olabilir. Yüzde 70 kendimiz üretiyoruz ama yüzde 30’unu ithal ediyoruz.
Mısır bugün 2 bine yakın üründe kullanılıyor. Nişasta bazlı şeker üretiminde, yem sanayiinde, gıda sanayiinde, mısır yağı, mısır özü yağı kullanılıyor. Dolayısıyla orada da bir sıkıntı görülüyor.
Soya dışında saydıklarımı Türkiye rahatlıkla üretebilir. Bakliyatta kuru fasulyede yine yüzde 70’lere yakın kendimiz üretirken kalanı ithal ediyoruz. Kırmızı mercimekte, yeşil mercimekte ithalatçıyız. Nohutta kendimize yeterli hale geldik.
– İnsanlar makarna ve un stokladı bu süreçte. Buğday durumumuz nedir?
Buğdayla ilgili tüketim açısından bir sıkıntı görünmüyor ama Türkiye dünyanın en büyük un ve makarna ihracatçısı. Unda birinciyiz, makarnada ikinciyiz. Bunu da ithal buğdayla yapıyoruz.
Türkiye 2019’da 19 milyon ton buğday üretti. Ama 10 milyon ton buğdayı da ithal etti. İthal ettiği bu buğdayı da un ve makarnaya döndürüp ihraç ediyor. Şimdi bunu yapması zor olacak.
Dünyada bu süreç uzarsa, buğday ithalatını çok kolay yapamayacak. Şu anda Toprak Mahsulleri Ofisi yeni açtığı ihalede bile ton başına 25 dolar daha fazla ödemeye başladı.
Domatesi yiyebiliyorsun ama iPhone’u yiyemezsin
– Tarım bakanlarının da bu süreçteki rolü büyük değil mi?
Bakarsanız son yıllarda hep tarımı bilmeyenler tarım bakanlığına getiriliyor. Yani tarım önemsenmedi aslında biraz bilinçli olarak. ‘Patates mi üreteceğiz otomobil mi üreteceğiz?’ veya ‘Domates mi üreteceğiz telefon mu üreteceğiz?’ denildi.
Patates de üretebilirsin araba da veya telefon da üretebilirsin domates de. Ama ben bunları söyledikçe hep “Ali Bey bolca domates satıyoruz ama bir tane iPhone alamıyoruz” diyorlardı. Ben de ‘bir fark var iPhone’ u yiyemiyorsun’ diyordum.
Son 4-5 yılda ise tamamen gıda enflasyonu odaklı bir politika uygulandı. Yani gıda enflasyonu artmadı. Şimdi gübre, mazot, ilaç artıyor, her şey artıyor ama tarım fiyatları artmadı.
Biz tüketici olarak domatesi hep 1 liradan alalım, patatesi soğanı 3 kilosunu 10 liradan alalım diye düşündük. Çiftçi de bu sefer ‘ben bu ürünü üretiyorum, zarar ediyorum, üretmezsem ne olur’ diye hesaplamaya başladı. Bu çok ciddi bir problem.
Çiftçinin kafası çok karışık
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım ekilemeyen toprakların bulunduğunu vugulayarak tarımda planlamanın önemine işaret etti: “Geri dönüp baktığımızda mutlaka üretimi destekleyen bir üretim destek paketinin açıklanıp çiftçinin üretim yapması sağlanmalı.
Çünkü şu anda çiftçinin kafası çok karışık. Birincisi bu salgın nedeniyle zaten ulaşımda işçi bulmada eski rahatlık yok. Bir de “Ben bunu üreteyim ama satabilecek miyim?” diye soruyor.
Belki bazı ürünlerde de fazlalık olacak. Bunu nasıl değerlendireceğiz? Normal zamanda bile üretim planlaması yapmayan Tarım Bakanlığı bu dönem acil üretim planlamalı.”
Kaynak: www.sozcu.com.tr