Çin’den çıkan ve hızla yayılmaya başlayan coronavirüs salgınının dünyadaki muhtemel etkileri daha uzun süre tartışılmaya devam edilecek gibi görünmektedir. Salgının çıkış nedeni yani bilimsel olarak kanıtlanmış doğal bir mutasyon süreci belirlenmemiştir. Böyle olunca da çok sayıda senaryo ortaya çıkmıştır. Daha önceki salgınlarda ortaya çıkan SARS ve MERS virüslerinin birleşimi olduğunu iddia edenler vardır. Bunun bir biyolojik savaş olduğunu düşünenler vardır. Çin’de yenilen yarasa, fare, yılan gibi hayvanlardan geçtiğini öne sürenler vardır. Dünyanın kaynaklarının tükenmekte olduğu ve dolayısıyla nüfusun azaltılması gerektiğini düşünenlerin bir girişimi olduğunu iddia edenler bulunmaktadır. Ve bunun ABD-ÇİN ticaret savaşının doğal bir sonucu olduğunu iddia edenler vardır.
Sebep ne olursa olsun ortada bir gerçek vardır. Salgın hızla ilerlemektedir. Ölü sayısı artmaktadır. Nüfusu 50 milyona ulaşan kentler karantina altındadır. Çin’le ulaşım bağları giderek kesilmektedir. Salgın, dünya ekonomisi içindeki her sektörü etkileyecek niteliktedir ve alınabilecek tedbirler sınırlı kalmaktadır.
Biz salgının ekonomik boyutlarını ve olası etkilerini incelemekle yetineceğiz.
Salgının boyutu henüz uluslararası alarm düzeyinde değildir. Sağlık birimlerine yapılan başvuruların ölümle sonuçlanma oranı % 2-2,5 arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü de henüz dünya çapında bir salgın çağırısı yapmamıştır. Bu virüse karşı ilaç geliştirmenin yıllar alacağını ve dolayısıyla Çin’in büyümesinin duracağı, özellikle hizmet sektörünün gerileyeceğini öne sürenler vardır. Buna karşılık, salgın etkisinin geçici olacağını, sadece ulaştırma ve perakende sektörünü etkileyeceğini ifade edenler bulunmaktadır.
Belirsizlik karşısında doğal olarak alınacak tedbir risklerin azaltılmasıdır. Gelişen ülke varlıkları satılmakta, ABD kağıtları, altın ve diğer değerli metallere ve güvenli limanlara kaçılmaktadır. Çin ekonomisinde yavaşlama emareleri görünmektedir.
Salgının kısa vadede kontrol altına alınamaması halinde Çin ekonomisinin aşağı yönlü risklerle baş başa kalacağı açıktır. Oysa 2020 yılının ilk çeyreğinden itibaren Çin ekonomisinin yeniden büyüye geçeceği hesaplanmaktaydı. Salgının devamı halinde Çin’in piyasanın ekonomik dengelerini bozacak önlemler alması da ihtimal dahilindedir.
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları sürmektedir. Çin, uluslararası ödemeler sisteminin ABD kontrolünde olmasından rahatsızdır. Küresel ticarette bir alternatif ödeme sistemi olarak Digital Yuan adı verilen bir ödeme birimi yaratmak istemektedir. Doğal olarak ABD, buna karşısıdır. İki ülke ticaret savaşının önlenmesi için geçen hafta ABD’de anlaşmanın birinci fazını imzalamıştır ama bu durum iki ülke arasındaki ekonomik yarışın sona ereceği anlamında değildir.
ABD, uzun yıllardır Çin’in büyük bir ekonomik güç haline gelmesini istememektedir. Rusya ile birlikte egemen güç haline gelebileceklerini düşünmektedir. Çin ise, ticaret savaşından zarar görmemek için başka ülkelerde yatırım peşindedir. Bunlardan en önemlilerinden biri ipek yolu projesidir. Bir Kuşak, Bir Yol projesi ülkemiz için de son derece önemlidir. Çünkü ülkemiz bu projenin tam merkezindedir. Proje ile Pekin Londra’ya bağlanacaktır. Türkiye’ye geniş ölçekli yatırımlar söz konusudur. Çin’in en büyük bankası olan ICBC’nin ülkemize gelmesi yatırımların finansmanında kolaylık sağlayacaktır. Çin ile yaklaşık 25 milyar dolarlık ticaret hacmimiz vardır. Salgın dolayısıyla bu hacimde önemli bir değişiklik beklenmemektedir. Buna karşılık, turizm sektörünün zarar görmesi mümkündür. Çin’de faaliyet gösteren Türk firmalarının geleceği ise, salgının süresine ve kapsamına bağlı olacaktır. Bu dönemde, Çin ile gittikçe gelişen ekonomik ilişkilerimizin devamına gayret gösterilmesi isabetli olacaktır.