Tarım aç olanın tok olma ümidi, tok olanın da aç kalma korkusu olmadığı toplumlarda üretimden bahsedilemez…
Tarımsal işletmeTarım İşletmelerinin Yönetimierin yaşayabilmesi, ve arazilerin parça parça olup, işletmelerin çökmemesi için, birinci Tarım Şurasında da karara bağlanan, ancak , bilahare mülga edilen 743 sayılı kanunun 597. Maddesinin ivedilikle tekrar Türk Hukuk Sistemine kazandırılması gerekir. Bunun aksi, yapılmış ve yapılacak olanların muvaffakiyetsizliğinin sebebidir.
Şura’daki fikirlerin, örfe ve teamüllere uygunluğu, sektörel müspet alışkanlıkları destekleyen tarzda ilmi ve ideolojisi olması şarttır. Muvaffakiyet de uygulamalardaki beyinlerin realist olması ile mümkündür..
Şurası unutulmamalı ve peşinen kabul edilmelidir ki; gerek siyasi istikrar, gerekse sosyal refah, tarım kesiminin satın alma gücünü artırmak ile mümkündür. Bunun da yolu, tarım işletmelerinin ve çiftçi kesiminin ilk önce mana da sonra da madde de itibarını artırmak ile kabildir.
Tarım işletmesinin tarifi, tarım kanununda lafzı ve ruhu itibari ile yoruma ihtiyaç duyulmayacak şekilde açık seçik yazılmıştır. Bu nedenle küçük-büyük, karlı-karsız, ekonomik büyüklük- küçüklük v.s. gibi laflar etmek abesle iştigaldir. Eğer bir işletme kimseye maddi yük olmadan vergisini zamanında ödeyebiliyor, aynı zamanda faiz virüsü ile bulaşmış kredi kullanmıyorsa; bu işletme rantabl bir işletmedir ki ciro hacmi hiç önemli değildir.
Devlet tarafından arzulanan, işletmelerin verimliliğinin artırılması ise, o takdirde üretime katkıda bulunan insan gücü, sermaye ve müteşebbis yani çiftçi faktörlerini güçlendirmek, varsa aksayan yerlerin de faktöriyel değerlerinin modifiye edilmesi ile mümkündür. O halde üretime müessir olan 3 ana faktörü inceleyerek, yapılması gerekenlerin hükmünü koyalım.
1.- Üretime müessir olanların başında İnsan Gücü gelmektedir ki, bunu bedeni güç, fikri güç ve ruhi güç olarak 3 başlıkta incelemek mümkündür.
1-a) Bedeni Güç: Bugüne kadar bu hep adale gücü olarak düşünülmüştür, ancak burada söz konusu olan insanın bizatihi kendisidir, o halde tarımdaki insanın beşeri ihtiyaçlarının, alışkanlıklarının, alışkanlıklarına uygun konforlu bir şekile sokmak gerekir. HACCP veya İyi Tarım Sertifikası alınacak diye fosseptiği olmayan tuvaletler, insanın içinde hareketi mümkün olmayan duş kabinleri, kıble tayini yapılmayıp rastgele yön tespit edilmiş namazgahlar yerine bunların ihtiyaca ve gayeye uygun yapılmasının temininin sağlanması şarttır. Tarım işçilerinin çoluğu çocuğu ile yaşamını sürdürdüğü köylerde, konfor ve rahatının temini ile rehabilitasyonunun sağlanması sonrası verimli insan gücünden bahsedebiliriz. Aksinin olması halinde, otobüsler ile şehirden köye tarım işçisi taşımak mecburiyetinde kalırız.
1-b) Fikri Güç: Eğitim ile kazanılan bir güç olup, burada en büyük etki payı nın ziraat mühendislerin de olması gerekirken, maalesef ziraat fakültelerindeki aşırı bölünmeler nedeniyle, tarım işletmelerinin hayati ihtiyacı olan fikri gücü, basiret ve beceriyi gösteremediklerinden, sektörde pek kabul ve itibar görmemektedirler. Ayrıyeten ziraat mühendisliği tahsili yapan kişilere en az diğer mühendislik tahsili yapanlar gibi 1 yıllık işletme ve idare stajı mecburiyeti getirilmesi gerekir, bu mevcut vahim tabloya da çare bulmak akademik kurulların vazifesidir. Bu müfredat eksikliği ve sistem yanlışlığında yetişmiş ziraat mühendisleri nedeniyle , tarım işletmelerin elzem olan formen eğitim ihtiyacı karşılanamamaktadır, bu da işletmelerdeki verimliliği düşürmektedir.
1-c) Gönül Gücü : İnsanın tüm organlarının çalışmasına emir veren enerjinin adıdır ki; bunun üretime etkisi her şeyden önemlidir, bunu da milli mefkure anlayışı ile izah edebilmek mümkün olup beşikteki yavruya annesinin söylediği ninni ile başlayıp okuldaki talim-terbiye ve camii deki vaaz-i nasihatlarin devamı ile kazanılması mümkündür. Ancak gerek yersiz haberler, gerekse siyasilerin beyanatları kazanılmış olan gönüllerin kırılmasına sebep olmasının yanında, üretime de % 70 ‘den fazla olumsuz etki yapmaktadır.
Çiftçinin moral gücünü bedeni gücün içinde mütaala ederken buna menfi etki eden ana faktörleri kısaca sıralayacak olursak, her toplantı da çiftçinin bilinçsiz sıfatı ile beraber anılmasının yanında bir de İlizyonist medyanın tarımsal ürünlerde toplumu yanıltmasına karşı, gerek siyasi, gerekse bürokrasi kesiminden bu tip haberlere gerekli doğru cevapların verilmemesi moralmen çöküş yaşanmasına sebep olmaktadır , takdir edersiniz ki moralsiz yapılan hiçbir işten de verim ve hayır beklenemez.
2- Sermaye: Hemen hemen herkes sermayeyi harcanabilen para olarak anlıyor ve anlatıyor. Halbuki sermayeyi meydana getiren faktörler; arazi, makine, ekipman, teknik malzeme, üretime yarayan veya muhafaza eden binalar ile işletme sahibinin bilgisi, becerisi ve kadrosudur, kısacası envanterindeki mal varlığı, işletmenin ruhu ve kasasındaki harcanabilir parasıdır. Bir işletme nakit sermaye ihtiyacını faiz virüsü bulaşmış kredi ile karşılamış ise o işletmenin refaha ermesi imkansızdır. Bu nedenle meşru sebepler ile sıkıntıya girmiş işletmelere devletin sıkıntı giderici yardım ve destek vermesi gerekiyor. Nitekim tarım tarihimizde mülga edilen 1937 yılında çıkarılan 3242 sayılı kanunun günümüz ihtiyacına göre de adapte edilerek, Türk Tarımına kazandırılması elzemdir.
Birde Devletimizin sektörler arasındaki eşitlik ve tarafsızlık ilkesinin dışında kalan uygulamalarına misal verecek olursak, sanayi işletmelerine sağlanan avantajların, tarımsal işletmelerine sağlanmaması konusu gelir ki, en basiti tarım işletmeleri, sanayi işletmelerinden % 18 daha pahalı elektrik enerjisi kullanmaktadır. Ayrıyeten tarım işletmeleri, yapısı itibari ile kırsal kesimde banka imkanına sahip olmamasına rağmen, 4 kişiden fazla SSK lı personel çalışan tarım işletmelerindeki personele maaşlarının banka üzerinden ödeme mecburiyeti getirilmesi, gerek işletmeciye gerekse çalışan personeli mağdur etmektedir. Bu konunun yetki ve selahiyet sahibi kurumlarla görüşülerek çalışan işçi sayısı bakımından tarımsal işletmelere muvaffakiyet getirilmesi ve bu doğrultuda işçinin sigortasız çalışma isteğinin de önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu ve benzeri konular temel ana sektör olan tarım işletmelerinin, önemsenmediğinin ve anlaşılmadığının bir örneğidir.
Adana Çiftçiler Birliği ve Adana Turunçgil Üreticileri Birliği adına
Mehmet MÜHÜR
Çiftçi