TürkTraktör’ün Filizlerin Mucizeleri programı kapsamında Bilecik’in üç köyünde başlattığı kadın çiftçi projesi sonuçlarını verdi.
Kadınların üretimde daha fazla yer almaları, toplumsal anlamda cinsiyet ayrımcılığıyla savaşın da önemli ayaklarından biri. Kadın istihdamı, girişimciliği ve yerel kalkınmadaki yerinin artırılmasıyla ilgili çalışmaların hem sayısı hem de etki alanı giderek genişliyor. Bunda işbirliklerinin de payı büyük. TürkTraktör’ün öncülüğünde 2017 başında başlatılan Filizlerin Mucizeleri de bakanlık, sivil toplum ve özel sektör ortaklığında gerçekleşen kadın odaklı çalışmaların en yenilerinden. Kadın işgücü ve girişimciliğinin artırılmasını desteklemek, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma sürecinde kadınların rolüne dikkat çekmek üzere hayata geçirilen projenin üç ayağı var: Eğitim, tarımsal üretim ve istihdam.
Bilecik’te üç köy seçildi
Projenin “tarımsal üretim” tarafında yürütülen çalışmalarda ilk hasat gerçekleşti. Kadın Çiftçiler ve Aileleri ile Güvenli ve Sağlıklı Beslenme Projesi için ilk adım nisanda Bilecik’in Gölpazarı ilçesinde atıldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ve Karabuğday Yetiştiricileri ve Sağlıklı Yaşam Derneği (KARSADER) ortaklığında yürütülen projede ilk etapta Kurşunlu, Bolatlı ve Beşevler köylerinde tarımla uğraşan 25 kadına ait toplam 300 hektarlık alana karabuğday ekildi. Marco Votta, kadınlar ve ailelerine iyi tarımla ilgili 10 ayrı konuda eğitim verdiklerini ifade ederek, “Böylesine bir ilgi beklemiyorduk. İtalya’da kadınlar kırsalda da girişimci konumda. Türkiye’de ise bu hep kentlerle sınırlı kalmış. Belki de bu yüzden Bilecik’teki çiftçi kadınlar projeye büyük ilgi gösterdi” diye konuştu.
Proje öncesinde çiftçileri karabuğday ekmeye ikna etmek için ön çalışma yaptıklarını söyleyen Votta, şunları anlattı: “Çiftçiler önce ilk kez ekecekleri bir ürün konusunda tereddüt etti haklı olarak. Çünkü hasatta ekonomik sonucu korumaları çok önemli. Biz de onlara garanti verdik. Tüm süreçlerde masraflarını karşıladık. Ayrıca karabuğday yerine ne ekiyorlarsa ondan alacağı hasadın kilogram fiyatına artı 1 TL ekleyeceğimiz sözünü verdik. Projedeki bütün ortaklar da başından itibaren sürece dahil oldu. İyi tarım eğitimleriyle daha az zirai ilaç kullanarak verimli hasat yapılabileceğini de öğrendiler.”
Verim ortalamanın üzerinde
Bilecik’teki kadın çiftçilerin yeniliklere ve öğrenmeye açık yaklaşımından da çok etkilendiğini vurgulayan Votta, köyler belirlenirken bu demografik özelliğin de ön planda tutulduğunu ifade etti. Çölyak hastalığı, glutensiz beslenme trendindeki artış, buna bağlı olarak da karabuğday tarımının gelecekte taşıdığı potansiyel hakkında bilgilendirilen kadınlar arazilerinin bir bölümünü ayırmaya gönüllü olmuşlar. Eylül ayında yapılan hasatta ise dekar başına dünya ortalamasının üzerinde verim alınca projeye daha çok inandıklarını aktarmışlar. Şimdi TürkTraktör’ün hedefi ürünün endüstride daha fazla yer bulmasını sağlamak. Votta bu konudaki planlarını, “Hem bakanlık hem de yatırımcı firmalarla görüşmeler başlattık. Projenin ekonomik açıdan asıl değeri o zaman anlaşılacak. Şu anda çiftçinin deposunda 36 ton karabuğday var. Değerlendirilmek üzere bekletiliyor” sözleriyle anlattı.
Kadınlar kendi kooperatiflerini kurdular
Gölyazı ilçesinde karabuğday tarımı yapan 25 kadın, eğitimler sonrasında aldıkları “iyi tarım sertifikası” ile tarımsal girişimcilik konusunda da cesaret kazandı. Büyük kentlerde karabuğdaylı ürünlere olan ilgi gözönünde bulundurularak köylerden ticareti artırmak için Göl Flanoz isimli bir de kookperatif kurmuşlar. TürkTraktör’ün de kooperatifi desteklemek için hasattan hemen önce ürünün satışına yönelik ticaret borsası, Halk Ekmek ve zincir marketlerle görüştüğünü belirten Votta, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hedefimiz kadınların kırsalda bakış açısını değiştirmekti. Kooperatifle bunu başardığımızı görüyorum. Biz tarım şirketi değiliz. Bundan sonrası onların elinde. Biz onlara güvenli traktör kullanmayı da öğrettik, iyi tarımı da. Girişimliğe farklı bakmalarını, kendi potansiyellerini görmelerini istedik. Başarılı olduğumuzu görmek mutluluk verici.”
Unvan arttıkça kadınları daha az görüyoruz
Marco Votta, sadece şirketin değil kişisel olarak kendisinin de toplumsal cinsiyet ayrımcılığı konusunda önemli adımlar atılması gerektiğine inandığını dile getiriyor. Bu konunun 2017’de hâlâ gündemde olmasına üzüldüğünü söyleyen Votta, kadın ve erkek arasında başarı farkı yokken kadının iş hayatında geri planda kalmasına anlam veremediğini vurgulayarak, “Bunu kendi kariyer sürecimde de gördüm. Mesleğe başlarken etrafımızdaki kadınların sayısı çoktu. Ancak zamanla unvanlarımız artınca onları daha az görür olduk. Tepe yönetimlerde kadınlar daha az. Bunun için daha çok kadının iş hayatında olmasını ve eşit koşullar sunulmasını sağlamamız gerekiyor” diyor. Votta’nın bu anlayışı şirketin teknik içerikli mesleklerde kadın sayısını artıracak projeler geliştirmesinde de etkili olmuş. Mühendislik alanlarında kadın çalışanlar olduğunu ancak teknik işlerdeki mavi yakalılar arasında bulunmadığını anlatan Votta, bu anlayışın kırılması için Meslek ve Teknik Anadolu Liseleri Projesi’ni hayata geçirdiklerini söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Eğitim Vakfı ve Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’nın destekleriyle hayata geçirilen proje kapsamında 2017’de 40 okul ziyaret edilerek 4 bin kız öğrenciye ulaşıldı. Bursa, Kocaeli, Sakarya, Ankara ve Eskişehir’de bulunan meslek ve teknik anadolu liselerinde öğrenim gören kız öğrencilere ağır sanayide çalışmanın cinsiyeti olmayacığı anlatıldı. Rol modellerle okullara gidilip aileleri de kapsayan cinsiyet eşitliği eğitimleri verildi. TürkTraktör çalışanlarından oluşan 90 kişilik gönüllü ekibi, kadın işgücünün önemini ve ağır sanayide kadınların başarı şansının yüksekliğine dikkat çekti. Bir video hazırlanarak öğrencilere izletildi. Proje kapsamında ayrıca liselerin 10, 11 ve 12’nci sınıflarındaki 100 öğrenciye TEV koordinasyonu ile eğitim bursu verildi. Öğrenciler arasında kriterlere uygun olanlara da TürkTraktör’de staj imkanı sunuldu.
www.dunya.com