Fikri Türkel
Gastronomi, Yunanca “mide” ve “kural” kelimelerinden türetilmiş kanunları bir kelimedir. Kelime ilk olarak 1801 yılında bir şiirde kullanılmıştır. Hayatımıza girmesi bu kadar kısa olmasına karşılık, bugün bütün ülkelerin ve hatta şehirlerin kimlik arayışında en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir.
Bir yörenin gastronomi ile ilgili köklerine inmek için dört pişirme tekniğinin olup olmadığını bakılıyor: Tuz, ateş, asit (sirke ve ekşi gibi) ve yağ… Anadolu toprakları her biri açısından derin bir zenginliğe sahiptir. Bu dört unsuru bütün mutfak kültürlerinde de görüyoruz. Konya Mutfağı’nda da öyledir.
Konya mutfağı, 10 bin yıl öncesine dayanıyor!
Daha önceki bir yazımda (https://www.gidahatti.com/4-bin-yillik-ekmek-ve-hitit-mutfagi-134216/) Hitit Mutfağı’ndan bahsetmiştim. Geçen hafta Konya’ya yaptığım gezide Çatalhöyük’ü gezerken, bu topraklara ait mutfak kültürünü Çatalhöyük’ün tarihine kadar yani 10 bin yıl öncesine götürebiliriz.
Çatalhöyük, sadece Türkiye’nin değil, insanlık tarihin en önemli yaşayan tarihi anıtlarından başında gelir. Göbeklitepe’den sonra insanlığın bir arada yaşadığı ilk yerleşik merkezdir. Yine Konya’da bulunan Boncukluhöyük, tarımın başladığı dönem olan Çatalhöyük’ten daha eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen, avcı-toplayıcı bir topluluk oldukları için mutfak kültürü yönüyle farklılık göstermektedir. Yine Anadolu Mutfağını bu iki yerleşim yerine ve bulgulara bakarak (şimdilik) 10 bin yıllık olarak tanımlayabiliriz. Dileriz ki, Boncukluhöyük’den daha eski yerleşim yerleri veya yeni buluntular bizi daha da geçmişe götürür.