Ramazan’dan çıktık. 30 gün boyunca dinlenen metabolizmamız yine eski düzenine dönecek. 30 gün boyunca kahvaltıyı sahurda yaptık, belki akşam yemeklerinde midemize çok yüklendik. Gün boyunca hayal ettiğimiz yiyecekleri iftarla sahur arasına sığdırmaya çalıştık. Peki şimdi ne olacak?
Ramazanda kazandığımız alışkanlıklar daha sonraki günlerdeki beslenmemize nasıl yansıyacak? Bayramda en çok yaptığımız beslenme hataları neler? Sokağa çıkma kısıtlaması sebebiyle bu bayramda misafirliklere gidemesek de bayram tatlısız olmaz. Peki yediğimiz tatlıları yakmak için ne kadar hareket etmek gerekir? Bütün bu soruları Beslenme Uzmanı Dyt. Selahattin Dönmez’e yönelttik.
AÇ KALMA KORKUSU İLE KARBONHİDRATA YÖNELİYORUZ
•Ramazanda edindiğimiz yeme düzeni ve beslenme alışkanlıkları daha sonraki günlerdeki beslenmemize nasıl yansıyor?
Ramazan kısa bir süre. Bu nedenle oruç tutarken değiştirdiğimiz öğün ve uyku düzeni alışkanlıkları kısa sürede bedenin sirkadiyen ritmi sayesinde toparlanabiliyor. En fazla 3-4 gün içinde normal yaşam döngüsüne geçen vücudun bu uyum sistemi; yeniden güne erken uyanarak başlama, kahvaltı, öğle ve akşam yeme alışkanlıklarının düzene girmesini sağlıyor.
Fakat iftarda fazla yemek, ramazan boyunca ağır şerbetli tatlıları tüketmek ve maalesef aç kalma korkusuyla yediğimiz yüksek karbonhidrat içeren besinlerden kurtulmak biraz daha uzun bir süre alıyor. Çünkü beyin ve mide arasındaki sinyalizasyonu bozulan bir bedenin sağlıklı besinlere hemen geçmesi maalesef iştah ve hormonlar yüzünden pek mümkün olamıyor. Bu yüzden ramazanda bol bol tükettiğimiz yüksek oranda karbonhidrat içeren pide, börek, makarna, pirinç pilavı gibi yiyecekleri öğünlerimizden kolay kolay uzaklaştıramıyoruz.
HAREKETSİZLİK ORUCUN FAYDALI ETKİSİNİ ZAYIFLATIYOR
Oruç normalde sağlıklı ve dengeli besinlerden oluşan iftar, ara ve sahur öğünlerle geçirilirse kilo aldırmayan, metabolizmayı rahatlatan, kan şekeri ve insülin düzeyini dengeleyen, kolesterol ve kan yağlarını düşüren, bağışıklık sistemi ile ilgili hücrelerin çoğalmasını sağlayan ve bedeni ruhen rahatlatan özel ve güzel bir dönem. Ancak ramazanı yüksek kalorili yiyeceklerle tamamladıysak ve yeteri kadar hareket etmediysek, ramazandan kilo alarak çıkarız. Bütün bunlar orucun beden üzerindeki olumlu etkisini zayıflatır.
AÇLIK DİYETLERİ HERKESE UYGUN DEĞİL
•Dünya aralıklı orucu öneriyor. Ramazan da kazandığımız daha az yemek yeme alışkanlığını daha sağlıklı beslenme için nasıl uyarlayabiliriz?
Aralıklı oruç beslenme uygulamalarının birçok çeşidi var. Zaman kısıtlamasıyla giden aralıklı oruç diyetleri olduğu gibi haftanın belirli günlerinde hem zaman kısıtlayıcı hem de öğünde besin kısıtlayıcı açlık diyetleri şeklinde birbirinden farklı sistemler üzerine kurulu diyetler uygulanıyor. Genel olarak araştırmalara baktığımızda bu tür diyetlerde belirli bir süre içinde kilo kaybı, insülin direncinde düzelme görülebiliyor. Ama ben açlık veya oruç diyetlerini kimin uygulayıp kimin uygulayamayacağını çok iyi belirlemek gerekiyor.
Araştırmalar “Kim uygulamalı” konusuna açıklık getirmiyor ama uygulamanın süresi uzadıkça pankreasın insülin sağlayan beta hücrelerinde bir bozulma olduğunu bildiriyor. Bu istenmeyen durum yüzünden aralıklı oruç ya da açlık diyetleri “kime uygun” konusu hala belirsizliğini koruyor diyebiliriz. Bu nedenle genel sağlıklı beslenmeyle de aralıklı oruç diyetlerinde görülen iyileşme yakalanabildiği için açlık diyetleri uygulamaya yönelik önerilerimde dikkatli olmayı tercih ediyorum.
BAYRAMDA TATLIYI SINIRLI TÜKETİN
•Bayramda tatlı seçiminde nelere dikkat edelim? 1 dilim baklavanın yerine sütlü tatlılardan ne kadar yiyebiliriz? 1 dilim baklayı yakabilmek için ne kadar hareket etmek gerekir?
Bence tatlı tüketimi kesinlikle çok sınırlı olmalı. Siyah çikolata, sütlü tatlılar veya taze meyve üzerine bal en ideali. Hamurlu tatlılardan uzak durmakta yarar var. 1 dilim baklava için 10 dakika koşmak yeterli.
BAYRAMDA BAĞIŞIKLIĞINIZI PROPOLİSLE GÜÇLENDİRİN
•Bayram kahvaltısında ve diğer öğünlerde mutlaka olsun dediğiniz ve bağışıklığı güçlendiren yiyecekler hangileri? Neden?
Türk kahvaltısı çok zengin. İşlenmiş etler dışında peynir çeşitleri, yumurta, bal, zeytin çeşitleri, kızarmış enfes kokan tam tahıllı ekmekler, Türk çayımız kahvaltıda muhakkak olsun. Fakat ben bağışıklık sistemi açısından iki önemli besine vurgu yapmak istiyorum. Biri propolis diğeri ise bal. Bunlar mutlaka kahvaltıda olmalı. Propolis solunum yollarını tutan virüslerin hücre duvarına yapışmasını önleyerek virüsün canlı ortamda üremesini durduran süper arı ürünüdür. Propolis; antibakteriyel yani bakterilerin çoğalmasını önleyerek bağışıklık sistemini güçlendiren doğal bir arı ürünüdür. Karaciğer yenileyici etkisi olan propolis özellikle bu virüs salgınlarının ön plana çıktığı dönemde hem erişkin hem de çocukların düzenli tüketmesi gereken tek arı ürünü olduğunu unutmamak gerekmektedir. Bağışıklık sistemi üzerindeki etkisini sağlamak için en az üç hafta kadar her gün düzenli su bazlı saf propolis kullanımı en uygun süredir.
ŞİFA İÇİN ÇAYA BAL EKLEYİN
Balın sağlık üzerindeki en önemli etkisi güçlü antioksidan özelliğinden kaynaklanmaktadır. Fenoller ve flavonoidlerden zengin bal, özellikle içme sıcaklığında içilen bitki ve siyah çaya eklenerek tüketildiğinde çayın antioksidan kapasitesini 20-50 kat daha fazla arttırarak vücut içinde hasara uğramış hücre sayısının azalmasında oldukça etkilidir.
•Bayramda havalar sıcak gidiyor. Sıcak günleri ferahlatacak sağlıklı bir bayram içeceği tarifi verebilir misiniz?
Tam sıcak havalara özgü, aroması muhteşem olan ev yapımı ballı çay tarifimin müptelası olacaksınız.
BALLI EV YAPIMI ÇAY
Malzemeler: 2 poşet siyah çay
1 su bardağı sıcak su
2 yemek kaşığı bal
1 rulo tarçın
5 tane karanfil
1 adet limon
15-20 adet taze nane yaprağı
Yapılışı: Sıcak suda çayı 5-7 dakika demleyip sürahiye aktarın. İçine tarçın, karanfil ve nane yapraklarını atın, limonu sıkın. 5-7 dakika aromaların karışması için dinlendirin. Daha sonra balla karıştırıp en son 750 ml su ekleyerek çayınızı hazırlayın.
•Sizin yaşam boyu sağlıklı beslenme için mottonuz nedir? Virüs günlerinde bağışıklık düşmesin diye diyet yapamıyoruz. Bağışıklığı yüksek tutacak beslenme şekli konusundaki tavsiyeniz nedir?
Ben besin çeşitliliği, öğün düzeni ve doğal besinlerden oluşan beslenme tarzını benimseyen, uygulayan, danışanlarıma uygulatan beslenme uzmanıyım. Çünkü çeşitli doğal besinlerle beslenmenin sinerjik etkisinin vücut sağlığına katkıda bulunuduğunu, mükemmel bir hastalık koruyucu kalkan görevi yaptığını çok iyi biliyorum. O nedenle pazardan, manavdan, marketten doğal, hijyenik ve kesinlikle işlenmemiş yiyeceklerden oluşan bir alışveriş tercih ediyorum. Günde 3 ana, 1 veya 2 ara öğün yapıyor, 4 fincan şekersiz kahve, 5-6 bardak bal ile tatlandırılmış çay, 3-4 küçük şişe doğal maden suyu, 1 litre su içmeyi hiç ihmal etmiyorum.
Kırmızı et ve işlenmiş et yemiyorum. Her gün yumurta, tavuk, hindi ve balıketi tüketiyorum. Sütsüz günüm geçmez. Muhakkak yoğurt ya da ayran tüketirim. Peynir aşığı biri olarak peyniri soframdan asla eksik etmem. Daha çok taze sebze, taze meyve, tam tahıl çeşitleri, tam tahıllı ekşi maya ekmekler, kuru meyveler, kuru yemişler ve kuru baklagiller benim beslenme tarzım. Bu beslenme şeklinin aynı zamanda bağışıklığımı da yükselttiğini biliyorum.
(İHA)