Köy Enstitülerinin kuruluşunun üzerinden 84 yıl, kapatılmasının üzerinden ise 77 yıl geçti. Kurulduğu ve kapandığı günden bu yana ülke gündeminde sürekli yer alan bu eğitim modeli günümüzde güncelliğini korumaya devam etmekte. Her ne kadar kuruluş amacı ülkenin öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere bir öğretmen yetiştirme modeli olarak bilinse de aslında bütüncül olarak ele alındığında sadece öğretmen yetiştirme ile sınırlı kalmayan farklı bir paradigmanın eseri olan eğitim sistemi olarak yaşandı.
Köy Enstitüleri, kurum yapıları, işleyişi, müfredat uygulamaları, eğitim yöntemleri ve öğretmen kadroları ile toplumun en karanlık dönemlerinin aydınlanma ışığı oldular. Toplumun aydınlanması, uyanması ve yurttaş olma bilincine ulaşması karanlık güç odaklarının işine gelmedi. Karalama kampanyaları ile başlayan itibarsızlaştırma girişimleri enstitülerin kapatılmasıyla sonuçlandı. O gün bu gündür belini doğrultamayan, yapbozlarla sürekli bozuma uğratılmış istikrarsız bir eğitim sistemi ile ilerlemeye çalışıyoruz. Ve bu zihniyet değişmedikçe eğitimin istikrara kavuşması da gerçekleşmeyecek gibi görünmekte.
İLHAM KAYNAĞI OLMALIDIR
Nüfusun yüzde 75’inin köylerde yaşadığı, yüzde 76’sının okuryazar olmadığı tarihsel dönemin önemli eğitim kurumları olan köy enstitülerini, bugün nüfusun yüzde 93’ünün il ve ilçe merkezlerinde yaşadığı döneme uygulamak olanaklı değildir.
EKONOMİK KOŞULLAR
Ancak Köy Enstitülerinin günümüze ışık tutabilecek, bugüne uyarlanarak uygulanabilecek yeni eğitim modelleri yerel yönetimler üzerinden uygulanabilir. Özellikle ekonomik koşulların ağırlaştığı ve yoksulluğun en derin noktada yaşandığı bir dönemden geçmekteyiz. O nedenle yerel yönetimler, halkın temel gereksinimlerini karşılayacak ürünlerin üretim ve tüketiminin eğitimlerini yurttaşlara verecek ve örgütleyecek yapıları kurmaya öncülük yapabilir, bunu sağlayacak eğitim kurslarını zengin çeşitlilik ve yöresel öncelikler üzerinden kuracağı “halk okulları” ve kooperatifler aracılığıyla sağlayabilirler.