29 Mayıs
Bozcaada’ya geldik. Hava kapalı, hatta serin. Öyle umduğumuz gibi deniz meniz hayal. Bütün gün sokakta dolaşıyoruz, açık bir yerler bulup bir şeyler içiyoruz, uzun bir öğle uykusu çekiyoruz, akşam biraz balık biraz meze… Tatil işte. Keyfimiz kaçık, ortalıkta da ruh yok, ama yine de iyi geliyor, sakinleşiyoruz.
30 Mayıs
Hava aniden açıyor. Ayazma’ya gidip bütün günü bir şezlongun üstünde geçiriyoruz. Su elbet buz gibi ama Bozcaada’da ne zaman öyle değil ki? Geç öğlen yemeği için tabii ki Vahit’e çöküyoruz, bebecik kalamar ızgara, yeni haşlanmış ılık deniz börülcesi, bir de bir akşam evvel oltadan gelmiş bir sargoz ızgara ile acayip keyif yapıyoruz.
31 Mayıs
Dönüyoruz eve. Yarın Nihal geliyor. Hafta sonu da peş peşe misafirler var. Gelir gelmez, öğlen, mutfağa girip hazırlık yapmaya başlıyorum. Bugünden bir sürü şeyi kolaylamalı zira Nihal’le kağıt ve harita üzerinde çalışmamız gerekiyor. Ne için mi?
‘Şemsa’nın Hikayesi’ 3. sezon geliyor. Planlanacak rotalar, gidilecek yollar, keşfedilecek gıdalar, bulunacak üreticiler var. Hazırlık şart. Ama aç kalmak da olmaz, misafire de hazırlık lazım, eh o zaman şimdi iyi planlama ile sonrasını kolaylamalı.
Ekmek yerine glütensiz yulaf
Önce bir zeytinyağlı fasulye yapıyorum. O pişerken patlıcan közlüyorum. Bunlar önümüzdeki 2 güne Nihal’le bana hazırlık. Bir de köfte yapıyorum. Azı hemen yemelik, fazlası dondurmalık. Bu arada ben köftelerimi artık ekmek yerine yulaf ile yapıyorum hem glütensiz olsun diye hem de daha ıslak bırakıp ‘ada köftemsi’ olsun diye.