Hayat pahalılığı yüzünden düne kadar herkesin bir şekilde erişebildiği temel gıda ürünleri artık neredeyse lüks oldu. Alım gücü azalan tüketici, ürünün niceliğinden kısarken, niteliğinden de fedakârlık yapmak zorunda kaldı. Öncelik sağlıklı beslenmek değil karın doyurmak oldu.
Aslında başlığa “zorunlu” kelimesini eklemek daha doğru olur.
Çünkü bahsedeceğimiz değişim, pek de olumlu manada değil.
Bir nevi mecburiyet, hatta çaresizlik…
Asgari ücret zammı, memur-emekli maaşlarında yapılan artışlar ve özel sektörün maaş zamlarının tüketim açısından çarşı, pazar ve marketlerde kısmen bir hareketlilik yaratacağı bekleniyordu.
Sınırlı da olsa o hareketliliği sektör temsilcileri de teyit ediyor.
Ama o sınırlı talebin hangi ürünlere kaydığı konusu da önemli. Zira vatandaşın alım gücü maaşlardaki düzeltmelere rağmen hâlâ zayıf. Hayat pahalılığı tam gaz devam ediyor. Baz etkisiyle enflasyon yıllık oranda gerilese de aylık bazda yükselişini sürdürüyor.
Dolayısıyla gelirlerdeki iyileştirmelerin hane harcamalarına etkisi oldukça sınırlı kaldı.
İşte bu süreci analiz etmek adına, temel gıda ürünlerine yönelik tüketici tercihinin son dönemde nasıl bir seyir izlediğini merak ettik.
Baştan belirtelim… Burada tüketici davranışlarına yönelik bilimsel bir çalışmanın detaylarını paylaşmayacağız.
Biraz gözlem ve sokağın nabzı, biraz da sektör temsilcilerinin aktardığı bilgilerden yola çıkarak mevcut fotoğrafı çekmeye çalışacağız.
Ama bu konuda yapılacak geniş çaplı bilimsel bir çalışma ve saha araştırmasından çok ilginç sonuçlar çıkacağından da şüphemiz yok.
Ekmek
Ekmek, her ne kadar son dönemde zamlarla gündeme gelse de artan fiyatlara rağmen satışlarında herhangi bir düşüş söz konusu değil. Tam tersine Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, son dönemde ekmek satışlarında artış olduğu bilgisini doğruluyor. Balcı, “Ekmek tüketiminde bir düşüş yok. Aksine yüzde 5-10 civarında bir artıştan söz edebiliriz. Çünkü her şeye rağmen ekmek fiyatları diğer gıda ürünlerine göre daha ucuz kaldığı için talep görüyor” diyor.
